Safları sıklaştırmak!
“Camiye namazı cemaatle kılayım diye gittiğimde, her seferinde kafama bir şeyler takılıyor. Evde kılmayı tercih ediyorum.” demişti arkadaşım. İlk başta kulağa hoş gelmiyor. Aslında...
“Camiye namazı cemaatle kılayım diye gittiğimde, her seferinde kafama bir şeyler takılıyor. Evde kılmayı tercih ediyorum.” demişti arkadaşım.
İlk başta kulağa hoş gelmiyor.
Aslında hiçbir zaman hoş gelmez.
Ama anlaşılır veya rahatlıkla yaşanmışlıklara yaslanarak empati kurulabilir tarafları var.
Onun bu çarpıcı cümlesinden sonraki açıklamalarından iki cümlenin altını çizmiştim hafızamda:
İlki bir kısım cemaatin, cemaatle namaz kılmanın sevap ve faziletinden çok işe “sosyal aksiyon ve çevreye hâkim olmak endişesi” ile geliyor oluşu ve ikincisi de bunu doğrular mahiyette saf tutarken bir başkasının kendisine değmesinden sıkıntı duyarcasına tuhaflıklar sergilemesi.
Cemaatle namaz kılmanın önemini geçiyorum. Herkes biliyor. Kolay ulaşılabilir bilgidir.
Safları sıklaştırmanın faziletine dair bir alıntıyla devam etmek istiyorum:
“Bir iki saf bile olsa, saflarda boşluk olması doğru değildir. Birbirine çok sıkı durmak lazımdır. Eshab-ı kiram safları çok sıkı yaptıkları için, elbiselerinin omuzları sürtünmekten eskirdi. Üç kişi bile olsa arada boşluk olmamalı, sıkı durmalı. Sıkı durmak, dışarıda insan kalmaması için değil, sünnet olduğu içindir.”
“Elbiselerin omuzlarının eskimesi…”