Tatmin mi, sonuç mu?
Avrupa’da ırkçılık söylemlerinin uzun zamandır yükselişte olması ve Almanya’da keza ırkçıların meclise girmesi ile Kuzey Irak’taki referandumu sebep sonuç ilişkileri açısından...
Avrupa’da ırkçılık söylemlerinin uzun zamandır yükselişte olması ve Almanya’da keza ırkçıların meclise girmesi ile Kuzey Irak’taki referandumu sebep sonuç ilişkileri açısından nasıl değerlendirebiliriz?
Geçenlerde Kuzey Irak’ta iş yapan ve aslen Kürt olan bir iş adamımızla sohbet imkânı bulduk.
Çok uzun süredir İstanbul’da yaşayan, Kuzey Irak da dahil ticari faaliyetleri olan bu iş adamımız, ricamız üzerine bölgeyi değerlendirirken son derece dikkatli konuşmaya gayret ediyordu ve bu gözden kaçmıyordu. Ama dikkatine rağmen şu cümlelerin altını çizdim:
Önce Türkiye’deki Kürt nüfusun 30 milyon civarında olduğunu söyledi. “O kadar var mı?” sorusu üzerine “Önemli değil, hadi 15-20 milyon olsun” dedi.
“Kerkük’te Kürtler çoğunlukta” dedi. “Kerkük valisi zaten Kürt asıllı” dedi.
“Barzani doğru veya yanlış yapıyor ama Türkiye Kürtleri kazanmadan ilerleyemez” dedi.
“Kürtçe hali hazırda devlet okullarında yasak” dedi.
“Kürtleri anlamak lazım” dedi.
Ve sonuçta söylediği ile de şaşırttı:
“Ben Türk vatandaşıyım, Orta Doğu’da Türk’üm dediğimde daha çok itibar görüyorum. Kürt’üm desem Kuzey Irak’taki Kürtler bile ikinci sınıf muamelesi yapıyorlar!”
Buyur buradan yak.
Zamanın birinde çok saygı duyduğum muhterem bir insan “Bak kardeşim, demişti, hiçbir Kürt yoktur ki, gönlünde Kürdistan hayali olmasın!”
Bu söz hatırıma geldi ve “cız” etti.