Garantisi benim abim!

Yatırımcılar Türkiye’de para kazanmaktan geçti gelmek için “güven” arar hale geldi. Bakan Nebati bu arayışı fark etti, yabancı yatırımcılara “Bir problem mi yaşadınız… Rahat olun. Bize hemen ulaşırsınız. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun. Mevzuatı da değiştiririz” dedi.

Bu bildiğin küçük esnafın kadim “garantisi benim abi!” modeli… İyi bari, gerekirse çekeriz emaneti deşeriz adaleti demedi! Bildiğin güvensizliğin garantisini verdi!

Zira Türkiye öngörülebilir, sağlam ve yatırım yapılabilir ülke payesini kaybedeli çok oldu. Şimdi güven vermek adına böyle konuşmalarla güvensizliğin teminatı veriliyor adeta…

Yabancı yatırımcı da bildiğin gerizekalı ya… Böyle bir vaade kanıp gelecek buraya… Bugün kendisi için alaşağı edilen bürokrasi, değiştirilen mevzuat yarın tekrar değiştirilip kendisi aleyhine dönecek ve o bunun olacağını hiç düşünmeyecek!

Aslında bu konuşmanın Türkçe meali, yeter ki para getirin, yapamayacağımız şey yok ifadesinin üst düzeyden dile getirilmiş hali… Asıl problem de bu değil mi?

Kendi iç hukukunu ve kurumlarını işletmeyen canı isteyince onları çiğneyen bir ülke kime ne garantisi verebilir? Verse de buna kim inanır, parasını getirir?

Devletin bakanı devletin kurumlarını yok etmeyi, devletin kurallarını yok etmeyi vaat ediyor. Bunun iyi bir şey olduğunu sanıyor. Var mı ötesi?

Kurum ve kural bırakmayacağız, kabile devletinden hallice takılacağız demekten ne farkı var bu cümlelerin? Bu şartlarda gelen yatırımcı değil anca vur voliyi parayı al kaç insanı olur.

Bir kişinin kuralları değiştirebildiği bir ortamda adil bir rekabet ortamı yaratılır mı? Sağlam paranız var, “Nereye yatırım yapsam?” diye düşünüyorsunuz. Gidip de Nijerya, Togo veya Mozambik'e gönül rahatlığıyla güvenip milyar dolarlık yatırım yapar mısınız?