Amerika’yla bir daha eskisi gibi olur muyuz?
Durumu tahlil ettiğimizde karşımıza çıkan manzara şu:- İstanbul Başkonsolosluğunun iki Türk çalışanının tutuklanmasına karşı ABD’nin vize başvurularını durdurması...
Durumu tahlil ettiğimizde karşımıza çıkan manzara şu:
- İstanbul Başkonsolosluğunun iki Türk çalışanının tutuklanmasına karşı ABD’nin vize başvurularını durdurması orantısız bir karşılık oldu ve hükümetten hükümete ilişkilerin ötesinde, halklar arası ilişkiyi olumsuz etkileyen bir niteliğe büründü. Bu durumun Amerikalıların hem şikâyet ettiği Türkiye’deki anti-Amerikancı eğilimi artıracağı görülebiliyor.
- Vize krizi, Türkiye-ABD ilişkilerinde son birkaç yıldır biriken sorunların üzerine gelmiş, eklenmiş durumda. Dolayısıyla onlardan ayrı, tek başına çözülmesini beklemek fazla iyimserlik olur. Vizelerde bir rahatlamanın sağlanması için dahi ABD’nin Türkiye’den adım bekleyeceği, hatta mahkemenin alacağı tahliye kararını dahi siyasi geri adım sayarak vizelerde rahatlama sağlayacağı anlaşılıyor.
- Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, bir terörle mücadele toplantısı için 22 Ekim’de ABD’ye gitti. Ocak 2015’te, henüz Kara Kuvvetleri Komutanı iken ABD’den “Liyakat Lejyonu” madalyası almış olan Akar’ın, ilişkilerin hiç değilse askerden-askere boyutlarında düzelme sağlanması için katkı sağlayabilir mi?
- Her iki ülke yetkililerinin de İncirlik’teki ortak faaliyete son verilmesini konuştuğu bir ortamda böyle bir ilerlemenin siyasi ilişkilere etkili olması belki başka koşullarda beklenebilir. Ancak mevcut koşullarda siyasi ilişkilerin gelişmesi bir yanıyla Suriye-YPG-PKK gibi askeri ilişkilere dokunurken, diğer yanıyla hukuki alana dokunuyor. Fethullah Gülen hakkındaki iade talebi, Reza Zarrab, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, Amerikalı rahip Andrew Brunson ve ABD’nin iki Türk çalışanının tutukluluğu ve Zafer Çağlayan ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın korumaları aleyhindeki tutuklama kararları bu duruma örnek oluşturuyor.
- Hem Amerikan, hem Türk hükümetleri bu konular açıldığında “Biz bilmeyiz, mahkeme bilir” diyor ve bu durumda tartışma kilitleniyor. Çünkü Batının askeri ittifakı NATO’nun iki önemli ülkesi arasında hükümetler arası güven kalmamış durumda. Her iki taraf da olumlu yönde atacağı bir adımın karşı taraftan yanıtlanmayacağı ve kendisinin taviz verdiğiyle kalacağı kuşkusunu taşıyor.