Avrupa izleyecek de öyle mi düzelecek?
Bu ara pek çok konuda dünyada ilklere imza atıyor Türkiye, ama ne yazık ki pek sevinemiyoruz.Bir gün bakıyorsunuz parası dolara karşı en fazla değer kaybeden ülke oluyoruz, diğer gün en fazla gazetecinin, yazarın hapiste...
Bu ara pek çok konuda dünyada ilklere imza atıyor Türkiye, ama ne yazık ki pek sevinemiyoruz.
Bir gün bakıyorsunuz parası dolara karşı en fazla değer kaybeden ülke oluyoruz, diğer gün en fazla gazetecinin, yazarın hapiste olduğu ülke ilan ediliyoruz, şimdi de bu Avrupa Konseyi’nin (AK) Türkiye’deki demokrasiyi izlemeye alması konusu.
Hayır, Türkiye’yi demokrasinin işleyişindeki gerilemeler iddiasıyla ilk defa izlemeye almıyor AK. Ama bir kez o listeden çıkarıldıktan sonra yeniden dâhil edilen ilk ülke oldu maalesef; hem de kurucu üyelerden birisi olduğu halde.
Avrupa Konseyi’nin Parlamenterler Meclisi (AKPM) ki Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu 2010-2012 arasında başkanlığını yapmıştı, bu “izleme” işleyişini 1992’de Sovyetlerin dağılması ardından kurdu; Türkiye’nin de oyuyla kuruldu yani.
Amaç o zamana dek komünist parti yönetimlerinde olan Doğu Avrupa ülkelerini Batı Avrupa’nın demokratik düzeyine hazırlamaktı. Bu nedenle bütün Doğu Avrupa ülkeleri izlemeye alındı.
Bu arada bir parantez açalım; dün, 25 Nisan’da AKPM’de Türkiye’nin dâhil edildiği liste bir “denetim” listesi değil bir “gözlemleme”, ya da “izleme” listesidir, İngilizcesi “monitoring”, gözetim, gözlemleme anlamında.
Parantezi kapatıyoruz, Doğu Avrupa ülkelerinin üye yapılıp izlemeye alındığı listede Türkiye yoktu, Türkiye o listeyi oluşturan kuruculardandı.
Ancak o arada Avrupa Birliği bir siyasi birlik olmaya karar verdi, 1993’te Kopenhag Siyasi Kriterleri yayınlandı. AB tabii ki Avrupa Konseyi ile aynı değildi. Ama örneğin Konsey’in Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini temel yasa kabul ediyor, kendi anayasası ve ortak hukuku olmadığı için de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını içtihat sayıp, çelişmesi halinde kendi kanunlarına üstün kabul ediyordu.
Türkiye için sorunlar orada başladı. Türkiye 1996’da, kurucusu olduğu Konsey tarafından izleme listesine alındı. Türkiye’de yine PKK ile mücadelenin öne çıktığı, işkence iddialarının sıradanlaştığı, faili meçhul cinayetlerin utanç verici düzeye ulaştığı, yolsuzlukların hükümet devirir hale geldiği, hükümetinin (28 Şubat süreci) askerlerin baskısı altına alındığı, Türkiye’nin komşularıyla, özellikle NATO müttefiki Yunanistan ile (Kardak kayalıkları nedeniyle) ilişkilerinin kötüleştiği bir dönemdi.