Ne Schröder, ne de May, bağımsız yargımız tabii ki
İkisinde de cevap aynı olmuş tabii: Hükümet karışmaz bağımsız Türk yargısının işine.Zaten Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 26 Ekim’de “Önce Angela Merkel’e sorarak Erdoğan’a...
İkisinde de cevap aynı olmuş tabii: Hükümet karışmaz bağımsız Türk yargısının işine.
Zaten Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 26 Ekim’de “Önce Angela Merkel’e sorarak Erdoğan’a erişimi olan Schröder’den devreye girmesini ben rica ettim. Türk hükümetine de sözünde durduğu için teşekkür ederiz” diyen Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e 27 Ekim’de cevabını verdi. Pazarlık filan yoktu. Bağımsız Türk yargısına kimse ne yapacağını söyleyemezdi.
Yine de 25 Ekim gecesi İstanbul 35’inci ağır ceza mahkemesinin aralarında Londra merkezli Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Temsilcisi İdil Eser ve Alman vatandaşı Peter Frank Steudtner’in de bulunduğu sekiz insan hakları savunucusunun serbest bırakılmasının hemen ardından Alman medyasında Schröder haberinin çıkması, birkaç saat sonra da Gabriel’in “sözünde duran Türk hükümetine teşekkür” etmesi pek sık görülmeyen bir durum.
Nitekim daha Adalet Bakanı “pazarlık yok” açıklaması yapmadan önce, 26 Ekim gecesi CNN Türk canlı yayınına katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu alışılmadık Alman açıklamasına dikkat çekti ve eğer aktivistler Schröder’in devreye girmesiyle bırakıldıysa, bunun Türkiye’de yargı bağımsızlığının bulunmadığını bir kez daha gösterdiğini öne sürdü.
Schröder ilginç bir siyasetçi. Angela Merkel’den önce yıllarca Almanya başbakanlığını yaptıktan sonra Ruslarla çalışmaya başladı. Halen Rus enerji devi Gazprom’un yönetim kademelerinde. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a değil, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e de rahat erişimi olan bir isim.
İster Almanların iddia ettiği gibi Schröder’in etkisiyle olsun, ister Adalet Bakanının yalanlamasında olduğu gibi –tabii ki onu tercih ederiz- bağımsız mahkemelerimizin kararıyla olsun, burada önemli olan insan hakları savunucularının tutuklu yargılanmasının son bulmuş olması.