Pek de adil bir yarış sayılmaz, değil mi?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir süredir devlet televizyonu TRT’nin “Hayır” kampanyasına, CHP’nin mitinglerine yer vermediğinden yakınıyordu.Oysa TRT yasasına göre Meclis’teki partilere oranlarına...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir süredir devlet televizyonu TRT’nin “Hayır” kampanyasına, CHP’nin mitinglerine yer vermediğinden yakınıyordu.
Oysa TRT yasasına göre Meclis’teki partilere oranlarına göre yer verilmeliydi.
Birkaç girişimden sonra TRT Kılıçdaroğlu’na 7 Nisan saat 19.00’da canlı mülakat için randevu verdi.
Duyurular yapıldı, CHP lideri stüdyoya gitti, geri sayım başladı.
Ancak saat 19.00 oldu, geçti, hala yayın başlamıyordu. Kılıçdaroğlu sordu. Cevabını da aldı: Henüz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşması bitmemişti.
Erdoğan neredeyse bütün televizyon kanallarınca –kimince gönüllü, kimince öylesi daha uygun görüldüğü için- canlı yayınlanan konuşmasını tamamladı, Kılıçdaroğlu 19.30 gibi başladı.
Yayında da TRT’ye eleştirisini yaptı; işte bu durumun “tek adam yönetimine” örnek oluşturduğunu söyledi.
Zaten AK Parti hükümeti kampanyanın başında, olağanüstü halin getirdiği kanun hükmünde kararname imkânlarından yararlanarak, özel televizyonların seçim süresince adil yayın yapması zorunluluğunu kaldırmıştı; hükümet yanlısı kanallar “Adil davranmak adına “Hayır” propagandasına alet mi olacağız?” diye feveranı üzerine alınmıştı karar.
Televizyon şikâyetleri bununla da bitmiyordu CHP liderinin. Mesela ne zaman herhangi bir kanal bir CHP etkinliğini verecek olsa, sanki önceden haber alınmış gibi yayın birazdan Cumhurbaşkanının, başbakanın bir konuşmasına dönüyor, hiç olmazsa bakanlardan birisi o kanalın Ankara bürosuna sürpriz bir ziyaret yapıyor ve tabii hemen stüdyoya, canlı yayına alınıyordu.