Trump’a “Kudüs’e Özgürlük” cevabı
“Kudüs’e Özgürlük” adı verilen sonuç bildirgesinde bütün ülkeler Filistin devletini ve Doğu Kudüs’ü de onun başkenti olarak tanımaya çağırıldı.İstanbul’da...
“Kudüs’e Özgürlük” adı verilen sonuç bildirgesinde bütün ülkeler Filistin devletini ve Doğu Kudüs’ü de onun başkenti olarak tanımaya çağırıldı.
İstanbul’da üç çağrı daha yapıldı. Birincisi yine bütün ülkelere ABD’nin kararına destek olmaktan kaçınma ve büyükelçiliklerini ABD’nin ilan ettiği üzere Tel Aviv’den Kudüs’e taşımama çağrısı. İkincisi ABD’ye kararını geri çekmemesi halinde doğacak tüm sonuçlardan sorumlu tutulacağı beyanı. Ve tabii İsrail’den işgal altında tuttuğu Filistin topraklarından 1967 sınırlarına geri çekilme çağrısı.
Bir çağrı da “Kudüs’ün statüsünü teyit etmesi için” Birleşmiş Milletlere yapılmış.
Bu sonuç bildirgesi ne kimseyi tehdit ediyor, ne de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kapanış konuşmasında söylediği üzere “altında ABD’nin de imzası olan” Birleşmiş Milletler kararları dışında bir şey söylüyor.
Ama yine de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı dahi hayrete düşürecek şekilde “başarıyla sonuçlanmış ender” bir İslam İşbirliği toplantısı oldu; Abbas haklı, çünkü genel olarak İslam İşbirliği toplantılarında keskin laflarla havanda su dövülür.
Aslına bakarsanız bu toplantı öncesinde diplomatik gözlemcilerin beklentisi de fazla değildi. İtiraf edeyim ki benim de beklentim fazla değildi. Türkiye, İran, Malezya gibi Arap-olmayan Müslüman ülkelerin Kudüs konusunda daha kesin duruşlarının, son zamanlarda ABD-İsrail eksenine daha da yakın duran Suudi Arabistan tarafından sulandırılacağı tahmin ediliyordu. Nitekim ne Suud Kralı gelmişti zirveye, ne dışişleri bakanı; Arap dünyasının, hatta İslam dünyasının liderliği iddiasındaki Krallık, örneğin tıpkı gözlemci konumundaki Rusya gibi dışişleri bakan yardımcısı düzeyinde temsil ediliyordu.