Yavuz Sultan Selim Suriye'yi nasıl fethetmişti?

Kısaca IŞİD dediğimiz Irak Şam İslam Devleti'nin sınır tecavüzlerine son vermek üzere başlayan hava ve kara operasyonumuz dikkatleri ister istemez yeniden Suriye'ye çevirdi. Suriye topraklarının 402 yıllık...

Kısaca IŞİD dediğimiz Irak Şam İslam Devleti'nin sınır tecavüzlerine son vermek üzere başlayan hava ve kara operasyonumuz dikkatleri ister istemez yeniden Suriye'ye çevirdi. Suriye topraklarının 402 yıllık Osmanlı macerası nasıl başlamıştı?

Paylaş
Tweetle
Paylaş
Gönder
Yazdır
A A
Yavuz Sultan Selim üç yıl içinde üç büyük meydan savaşını kazanan, böylece üç defa mareşal rütbesini almaya hak kazanan üstün nitelikli bir başkomutandır. Zaferle biten bu savaşlar 1514 Çaldıran, 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye'dir.

Çaldıran Meydan Savaşı'yla Safevi Devleti ve Şah İsmail mağlup edilmiş ama çökertilememiş veya beli kırılamamıştı. Lakin bu kritik savaş, artık Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi üzerindeki kontrolünü tesis etmiş bulunan Yavuz Sultan Selim'in daha sonraki cesaretli adımları atmasını mümkün kılması bakımından çok değerli bir stratejik hamle üstünlüğü sağlamıştır. Ardından Osmanlı Devleti'ne Suriye ve Mukaddes Beldelerin hakimiyetini (daha doğrusu hâdimiyetini) getirecek, dahası Mısır'ın yolunu açacak, koca Memluk Devleti'ni tek darbede ağır yaralayacak ve aynı zamanda Şah İsmail'in hayallerini bitirecek, devletin güney sınırları Kızıldeniz'e ve Sina Çölü'ne kadar uzanacaktı. Onu takip edecek olan nihai adımlar ise Ridaniye savaşı ve Kahire'nin fethi olacaktır.

Osmanlı Devleti'nin doğusundaki Safeviler karşısında olduğu gibi güneyindeki (Malatya'ya kadar bazı şehirleri kontrolü altında tutmakta olan) Memlukler karşısında da geliştirdiği ateşli silahlarla askerî üstünlük sağlayabildiğini ispatlayan Mercidabık Meydan Savaşı, tıpkı Çaldıran gibi kaybedilmesi halinde vahim sonuçlara gebe yüksek riskli bir muharebeydi. Buna mukabil kazanıldığı takdirde sınırlar Hint Okyanusu'na erişecek ve Portekiz'in Ümit Burnu'nu keşfinin ardından Kızıldeniz'e kadar nüfuz ederek sağladığı stratejik üstünlüğe keskin ve kesin bir cevap verilmiş olacaktı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Çankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 07 Mayıs 2017 | 622 Okunma Kutü’l-Amare Zaferi neden unutturuldu? 30 Nisan 2017 | 1.124 Okunma Kur’an’ı ayak altında çiğneten ressamı tanıyor muyuz? 23 Nisan 2017 | 2.461 Okunma 10 dakikada referandum tarihimiz 16 Nisan 2017 | 676 Okunma Ayak öptüren cumhurbaşkanından alın öptüren cumhurbaşkanına 09 Nisan 2017 | 2.260 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar