Ahh Kışlalı Hocam...
Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay bu. hafta 'Ahh Kışlalı Hocam...' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Türkiye’nin, çıkışı giderek zorlaşan bir karanlığı sürüklenmesindeki etkenler nedir? Bu sorunun yanıtı listelense ilk sıralarda şu gelir:
Aydın kıyımları...
Sabahattin Ali’den başlayarak aydınların vahşice katledilmesi elbette onların aydınlığını bitiremedi ama toplumun adım adım sessizliğe gömülmesinde önemli etken oldu.
Türkiye’nin 2000’li yıllarda giderek rejimin de erozyona uğramasına neden olan sürece girmesi, 90’lı yıllardaki aydın kıyımlarıyla “kolaylaştı”!
1990’da Prof. Dr. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Doç. Bahriye Üçok’un öldürülmesinin ardından Uğur Mumcu, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde şunu sordu:
- Sıra kimde?
24 Ocak 1993’te “sıra” Uğur Mumcu’ya gelmişti!
1993’ten sonra topluma Atatürk’ü, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini en iyi anlatan aydın olarak Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı öne çıktı. “Sıranın” ona geldiğini söyleyenlere gülüp geçti, yılmadan usanmadan her yöntemi kullanarak halkı aydınlatmayı sürdürdü.
***
21 Ekim 1999’da da Kışlalı katledildi.