Ayağa kalkın!
Cumhuriyet. yazarı Mustafa Balbay bu hafta 'Ayağa kalkı' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Deprem bölgesine gidenin dili çözülüyor. Erdoğan’ın ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 7.9 büyüklüğünde konuştu:
“Evi yıkılan yurttaşlarımızdan ölüsü olmayanlar, ‘Yıkıldığı iyi oldu, bize mis gibi villa verdiniz’ diyorlar...”
Sözün neresini düzelteceksiniz?
Bir bakanın yitip giden canlar için “ölü” tanımını kullanıp geçmesi, nasıl bir vicdan ölümüdür?
Evi depremde yıkılan bir insan, yeni eve kavuşunca yıkıma nasıl sevinir?
Anlaşılan kendilerine uygun bir yurttaş modeli geliştirdiler:
- Senin evde ölü yoksa üzülmene gerek yok!
- Evini inşa ettilerse, depreme şükret!
***
Bunlar bizim de yerinde tanık olduğumuz yurttaş yapısına uygun şeyler değil.
Özhaseki, beyni dilinde bir siyasetçi. Geçmişte de özlü sözleri vardı. Örneğin 2013’te açılım sürecinde, “PKK ile hükümet görüşüyor, meşru bir parti gibi. Öcalan siyasi bir figür değil mi?” demişti. Devran dönünce 2021’de HDP oyları için “Allah belasını versin” diyecek kadar özgür konuşmuştu.
2019’da Ankara belediye başkan adaylığı döneminde de burada yazmayı uygun bulmadığımız veciz sözler üretmişti.
2022’de Kayseri’deki bir toplantıda izleyicilerden biri belediye başkanını eleştirince mikrofonun açık olduğunu unutup “He he de geç” demişti.
Gündeme gelirsek... Deprem bölgesinde birinci derecede sorumluluğu olan bir bakanın, işi “mis gibi eve” indirgemesinde icraatın bütününü kapsayan gerçekçilik var.
Bu anlayışa göre deprem bölgesinin ayağa kalkması demek, binaların yükselmesi demek. Binalar yükselmişse, o kent ayağa kalkmış demektir!
Ya insanlar? İnsanlar ayağa kalkabildi mi?
Deprem bölgesinde vatandaşa dokunarak, onların arasına karışarak habercilik yapanlar, gerçeğin gösterilen gibi olmadığını ortaya koydular.
Bir başka gerçek de deprem bölgesine eşit davranılmadığı!
Devletin resmi rakamlarını aktaralım:
