Diyarbakır’dan görünüm!

Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay bu hafta 'Diyarbakır’dan görünüm!' başlıklı yazısını kaleme aldı.

Sur bölgesinde dört ayaklı minareden Ermeni Kilisesi’ne doğru yürürken genişletilmiş kaldırımda üç genç, gitar eşliğinde şarkılar söylüyordu. Bir Türkçe bir Kürtçe değişik bir repertuvar hazırlamışlar. Pop müziğinin ardından yerel kıyafetle yörenin oyunlarını oynayan ak saçlı genç para vermek isteyenleri gülümsetiyordu. Parayı iki dişinin arasına koyup ortadaki kutuya atarken çevredeki yerli turistler her şeyi cep telefonunun kamerasından izliyordu. 

Ulu Cami’ye giderken Hasan Paşa Hanı esnafı dibek kahvesini içmeden göndermedi. Hanın içindeki hediyelik eşya dükkânlarında Şeyh Sait’in duvara asımlık posterlerinin yanında Ahmet Kaya da vardı. 

Esnaf durumu anlatırken söze “ekonomik terörden” başladı. Türkiye’nin genel görünümü Diyarbakır’da da hissediliyor. Irak’ın kuzeyiyle ticareti ve ortak yatırımları konuşacak kadar çeşitlenmiş. Oradan gelen şehit haberleri kentin genelinde endişe yaratmış. Terörün tırmanması endişesi var. Diyarbakır politik bir şehir, bir dizi soru işareti sıraladılar. 

***

Mezopotamya Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki kitap fuarının girişi Türkiye’nin öteki kentlerindeki fuarlara benziyor. Önde gelen yayınevleri yine girişin etrafında. Kürtçe yayın yapan, Kürt sorununu Türkçe anlatan yayınevleri ağırlıklı olarak salonun bir bölümüne dizilmiş. İsmail Beşikçi sadece engellere değil, yıllara da meydan okuyan duruşuyla dikkati çekiyor. Türkçe ve Kürtçe kitap yayımlayan yazarlarla sohbet ederken ortak kaygıları diyalog ortamının bozulmaması idi. Abdürrahim Kılıç’ın, “Koca Türkiye bir dile sığmaz” sözünü not ettik. 

Muhafazakârlıktan öte Hizbullah eksenine yakın olduğunu hissettiren ikili üçlü gruplardan biriyle konuşurken şu sözün etrafında durdular: 

-Düşünce putlarını yıkmak gerekir! 

Onlara göre Türkiye’de egemen olan anlayışların yeniden sorgulanması ve yıkılması gerek! 

İktidar ortağı HÜDA PAR’ın bölgedeki ağırlığı artıyor. Kentin tarihini yaşayanlar 1990’lı yıllardaki iki ucu keskin terör günlerine gönderme yapıyor. HÜDA PAR bir toplantı yaptığında güçlü geçmesi, herhangi bir olumsuz müdahale olmaması için devlet güçleri de seferber oluyormuş. 

Kitap fuarlarında öğretmenlere mutlaka şu soruyu sorarım: 

-Nasıl bir kuşak geliyor? 

Bu soru Diyarbakır’da ayrı bir içerik taşıyordu. Öğretmenlerin anlatımındaki satır başları şunlar: 

-Gençlerin kafasında dağa çakmaktan çok yurtdışına çıkmak var. 

-Ülke tarihine ve benzer konulara soğuklar. 

-Onlar artık dijital çağın çocukları. 

Kentin siyasetinde öteden beri etkin olanlar ise genel bir “bıkkınlıktan” söz ediyorlar. Böyle kesimler olsa da Diyarbakır’da siyaset hep diri. Kentin sakin görünüşünün altında geçmişten bugüne yaşanan tüm sorunların közleri var. 

***

Diyarbakır’ın ve Cumhuriyetin avukatı, CHP gençlik kollarında siyasete başlamış sevgili dostum Sertaç Eke ile Sur içinde, dışında dolaşırken, hasır taburelerde demli çay içerken genel gözlemlerimiz ışığında geleceği konuştuk. Eke, “Siz bu bölge insanına bir adım atın, o size iki adım atar” diyor. 

Bu gerçeği yaşadık. 

Kitap fuarında bizim gibi düşünen düşünmeyen pek çok kişinin ilk sözü şu oldu: 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024 | 116 Okunma Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024 | 604 Okunma Çekin elinizi! 19 Kasım 2024 | 159 Okunma Şahsıma mektuplar (41) Hilezof! 16 Kasım 2024 | 87 Okunma Türk devletleriyle alfabeden başlıyoruz! 14 Kasım 2024 | 801 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar