Her şeye kan bulaştı!
Ankara Garı’nın önü felaket sonrasındaki ıssızlıkta cep telefonlarının sesiyle ağlıyordu. Büyük saldırıda yaşamını yitirenlerin, yaralı olarak hastaneye kaldırılanların olay...
Ankara Garı’nın önü felaket sonrasındaki ıssızlıkta cep telefonlarının sesiyle ağlıyordu. Büyük saldırıda yaşamını yitirenlerin, yaralı olarak hastaneye kaldırılanların olay yerinde kalan cep telefonları bir yükseltiye yan yana konmuş... Biri çalıyor, biri susuyordu... Olay yeri görevlileri çalan telefonlara refleksle bakıyor, sonra sanki telefon sahibinin yüzünü görmüş gibi başını çeviriyordu. Cep telefonlarının hemen hepsine kan bulaşmıştı.
Ölü ve yaralıların kaldırılmasından sonra gittiğimiz Ankara Garı’nda kan bulaşan sadece cep telefonları değildi. Patlama yerinde asfaltın rengi kaybolmuştu. Kirli bir kan rengine bürünmüştü. Az ötede parçalanmış simit tezgâhı vardı. Çevreye dağılmış simitlere kan bulaşmıştı.
Cep telefonlarının az ötesinde, arta kalan giysiler vardı. Tanımı zor bir et ve kan kokusu yayıyordu çevreye.
Mitinge gelenlerin ellerindeki pankartların bir bölümü harman yapılmış, çevreye dağılanlar da parçalanmıştı. Onlar da akan kandan payını almıştı...
Olay yeri inceleme ekipleri özel giysileriyle, ayakkabı poşetleriyle, hiçbir şeye bulaşmamaya çalışıyordu.