Şahsıma mektuplar (3) Ekonomi benim işim!
Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay bu hafta 'Şahsıma mektuplar (3) Ekonomi benim işim!' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Yeryüzünden gökyüzüne kadar her alanda başarılarla dolu bir haftayı daha geride bıraktık.
Ekonomideki bilgimiz ve yeni buluşlarımız sayesinde her şey yolunda gidiyor. Şunu övünerek söyleyebilirim ki dünyanın en büyük laboratuvarı bizde. 84 milyon üzerinde deneyler yapıyoruz, sonuçlarını dünya ile paylaşıyoruz.
Örneğin iki yönlü zam deneyi yapıyoruz. Maaş ve ücrete usul usul zam yapıyoruz. Bunu az olduğunu söylediklerinde tüketim ürünlerine zam yapıyoruz. Zammın yanlış yerden cüzdana girdiğini görüp feryat edene, bir milim daha gelir zammı yapıyoruz. Dünyanın anlı şanlı yöneticileri kendilerinin böyle bir deneye cesaret edemeyeceğini, ederlerse toplumsal patlama olacağını söylüyorlar.
Ben de hemen patlamayan toplum icadımı onlara anlatıyorum.
Daha da şaşırıyorlar. Şaşırtmaya devam edeceğim.
***
Ekonomi demek, haliyle matematik demek. Özgür efendi geçen gün benim matematik bilgime laf etmiş. Bilmiyor ki büyük rakamları ben yarattım, küçükleri de onların sağına kattım.
Ben iki kere iki beş eder dersem, herkes onaylarmış. Elbette onaylar ama iki kere iki her zaman beş etmez ki. Bazen üç eder, bazen sekiz. Biz buna işlevsel sonuç diyoruz, hangisi işimize gelirse. Benim milletim bilir ki iki kere iki şahsım eder. Oradaki ederi de duruma göre belirleriz.
Pek çok alanda benim geçmişte söylediklerimin tam tersini yaptığım konuları listelemişler, hoşuma gitti. Mesela; faiz yükselemez demişim, şimdi yükseltmişim.
Ne demişler? Siyasette her şey halkın anladığı kadardır!
Milletim benim yaptığım her şeyi doğru anlıyor, şahsımdan kaynaklanan sorunların çözümünün yine şahsım olduğunu biliyor. Bunu yolunmuş tavuk teorisi olarak bilimin hizmetine soktum.
Bir tavuğun tüylerini yolduğunuz an üşümeye başlar. Çevrede şahsımdan başka kimse yoksa ısınmak için şahsıma sokulur. Dibimden de ayrılmaz. Bu deneyi tavuklar üzerinde uygulamak kolaydır, zor olan insanlar üzerinde uygulamaktır.
Yol babam yol, sandıkta birinci ol!
Muhalefet de buna şaşırıp saçını başını yoluyor!
Şahsım milletimi soyup soğana çeviriyor, milletim çözümü benden bekliyor, birlik ve beraberlik duygusu içinde etrafımda toplanıyorsa, üç dalda Nobel ödülü almam gerekir. Barış, bilim, ekonomi! Bunlar için önce aday gösterilmek gerekiyormuş, sonra belki ödül veriyorlarmış. Ben aday maday olmam dedim, şak diye ilan edersiniz! Şaşırıp kaldılar, ilk defa böyle bir istekle karşılaşmışlar.
