Seçimin dili...
Türkler, Arapça ibadet eder, İngilizce iş arar, Farsça âşık olur, Türkçe kavga eder... Seçim kampanyası bu söyleme haklılık veren bir havada geçiyor. Hani iktidarın mitingleri için 18 yaş...
Türkler, Arapça ibadet eder, İngilizce iş arar, Farsça âşık olur, Türkçe kavga eder...
Seçim kampanyası bu söyleme haklılık veren bir havada geçiyor.
Hani iktidarın mitingleri için 18 yaş uyarısı yapılsa yeridir.
Geleneksel olarak seçim kampanyaları sert geçer, atışmalı geçer. Ancak bu kez işin içine her şey karıştı.
Kavgada edilmeyecek sözler, kent meydanlarında, canlı yayında söyleniyor. Çöp, çukur, terör sevici... Bu sütuna alabildiklerimiz!
Artık okumak deyince, kitap-gazete okumak ilk akla gelen şey değil. Önce canına okumak, sonra bildiğini okumak, ardından meydan okumak, devamında gelsin hariçten gazel okumak...
***
Seçim meydanlarındaki bu okumalara karşın, belediye başkan adaylarının daha farklı bir dil aradığı dikkati çekiyor.
İktidar kanadından örnek verirsek: İstanbul adayı Binali Yıldırım, “Bunca yıl değişik kademelerde görev yaptık. Şimdi de bu memuriyeti verdiler” havasında. Erdoğan’la Bahçeli’nin seçim meydanlarındaki sözlerini ona sorsalar, çoğuna katılmadığını ifade edebilir. Zaten bunun ipuçlarını veriyor.
Ankara’da Özhaseki, AKP Genel Merkezi izin verirse Yavaş’la tartışmaya katılacak! Bir ara, “Melih Gökçek’in dili işe yarar mı” diye baktılar, tutmayacağı anlaşılınca vazgeçtiler.
İzmir’de Zeybekci, başından beri İzmir’in dilini yakalamaya çalışıyor, ama olmuyor. Kampanyaya başlarken, mahallenin en güzel kızı diye söze girdi... Devamında şaraplık üzüm bağlarında dolaştı...
İzmir’de şarap, Denizli’de ya Rab! Olmuyor...