Tarım bitti, bez (torba) getir!
Bir ülkeyi oluşturan iki somut değer vardır; toprak ve dil. Dil, anlatım gücüyle, kelime zenginliğiyle ölçülür. Bu ikisinde erozyon varsa, dil zayıflar. Toprak da onu üretime katabildiğin kadar ülkeye değer...
Bir ülkeyi oluşturan iki somut değer vardır; toprak ve dil.
Dil, anlatım gücüyle, kelime zenginliğiyle ölçülür. Bu ikisinde erozyon varsa, dil zayıflar.
Toprak da onu üretime katabildiğin kadar ülkeye değer katar.
Cumhuriyeti kuranlar bunun bilinciyle hareket ettiler. Hem dilin hem toprağın verimli, zengin olması için çaba harcadılar.
Örneğin, şekerpancarı ve şeker fabrikaları. Alpullu ile başlayıp art arda kurulan şeker fabrikalarına “beyaz devrim” adı verildi. O yıllarda bebeklerin birinci ölüm nedeni ishaldi. Buna da ilaç, şekerli suydu. Şeker hem gıda hem ilaçtı.
***
AKP iktidara geldiği günden itibaren tarımı küçümsedi. Cumhuriyetle yaşıt tarım kurumlarını bir bir sattı, kapattı.
Üretimde sorun olursa, ithalat silahı vardı; üreticiyi onunla vururdu. Öyle yaptı.
2014’te reform yapıyorum deyip belde belediyelerini kapattı, köylerin büyük çoğunluğunun tüzelkişiliğini ortadan kaldırdı. Köy malları talan edildi, köyler mahalle oldu. Köydeki sulara da saat bağlanıp şehir merkezindeki tarife uygulandı. Köylü üretimden düştü. Örneğin, İzmir Bergama’nın yıllık 3 milyon lira bütçeli köy muhtarlıkları vardı. Üretim ve benzer sorunlarının bir bölümünü kendileri çözerdi. Şimdi Bergama’nın köyleri yok, 100 kilometreyi aşan uzaklıkta mahalleleri var.
Köylünün tarlasını sulamak, hayvanını beslemek için kullandığı suyla şehir merkezindeki musluk suyu aynı tarifeden fatura edilirse, orada üretim kalır mı?
Salt tanzim satışla sorunu çözmeye girişmek, barajında su olmayan elektrik santralının iletim hattını güçlendirmeye benziyor!
***...