Temiz eller şart... Temiz el kaldıysa!
Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay bu hafta 'Temiz eller şart... Temiz el kaldıysa!' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Her şaşırma ile bir yaşımıza daha girsek çocukluğumuz Dede Korkut’la geçmiş olurdu.
Bu iktidar döneminin nimetlerinden biri de her şeye karşın şaşırma duygusunu diri tutması. Önce şaşırıyorsunuz, sonra da neden şaşırdığınıza şaşırıyorsunuz!
Polatgillerden Tayyargillere, Fatih Terim fonundan İYİ Parti kasasına kadar her alanda içinde çok sıfırlı paraların geçtiği günlerdeyiz. Kamuoyu da bu konulara hayli ilgili! Merkez Bankası’nın kasasına bir yılda 22 milyar dolar kaynağı belirsiz para girmiş, buna karşın başta 128 milyar dolar olmak üzere bunun kat kat üstünde dolar buhar olmuş, aldıran yok. Konu siyasal polemiğin ötesine geçmiyor.
***
İktidardan yana olmanın her türlü zenginliği getirdiği, kişilerin kurallara değil, kuralların kişilere uydurulduğu bir ülkede yukarıdaki konulara tek açıdan bakmak mümkün değil. Her birinin değişik boyutları var.
Burnundan kıl, zarfından pul aldırmayan futbolcuların bankacı Seçil Hanım’dan yediği gol de öyle.
Faizlerin piyasa kurallarıyla değil, Saray oyunlarıyla belirlendiği bir ülkede pratik bir bankacı önermiş:
-Mevcut faizler yüzde 10’un da altında... Size özel fon hazırladım. Dört beş katı fazla kazanacaksınız.
Sistem bu kadar oynakken futbolcular da bu oyuna gelmiş. Bunun toplum dilinde karşılığı, açgözlü aptallık!
Ancak konuya ilişkin davanın seyrine baktığımızda iddianameye katılacak-katılmayacak kişilerin özenle seçildiği anlaşılıyor. Bütün mesele de bu zaten: yargı koktu!