Türkiye hikâyesini kaybetti...
Rotası belli olmayan gemiye, hiçbir rüzgârın faydası olmaz. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bu sözle özetlenebilir. Erdoğan’ın tek adamlığındaki AKP iktidarı Türkiye’yi...
Rotası belli olmayan gemiye, hiçbir rüzgârın faydası olmaz.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bu sözle özetlenebilir.
Erdoğan’ın tek adamlığındaki AKP iktidarı Türkiye’yi yönü, rotası belirsiz bir gemiye çevirdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda temel hedef, Atatürk’ün söylemiyle şuydu:
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak.
Ekonomiden demokrasiye her alanı kapsayan bu hedef 1938’den sonra kurulan hükümetlerce de değişik biçimlerde, dönemin siyasal-toplumsal beklentileri çerçevesinde dile getirildi.
İnönü, demokraside çok partili sisteme geçişin mimarı oldu.
Menderes, her mahallede bir milyoner yaratmayı, küçük Amerika olmayı hedefledi.
Demirel, “Büyük Türkiye” dedi.
Ecevit, “Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça düzen” söylemiyle kitleleri sürükledi.
Özal, “Çağ atlayacağız” dedi.
***
AKP iktidarı da ciddi bir ekonomik krizin ardından yönetime geldiğinde şunları vaat etti:
-AB’ye tam üye olacağız.
-Erbakan’ın mirası D-8’leri güçlendireceğiz.
-Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz.
-Meclis’te herkes temsil edilecek.
-Tüm Türkiye ile barışacağız.
Gerek Erdoğan’ın içinden geldiği yapı, gerek AKP’nin iç yelpazesi bu hedeflere uygun değildi. Ancak toplumun önemli bir kesimi bunların 10 yılı geçmeyen...