‘Ben’in ‘ben olmayan’la buluşması
Allah dileseydi evreni tek tip, canlıları tek tür, insanları da tek fikirli, tek huylu, tek renkli, tek dinli, tek dilli… yaratırdı. Kur’ân-ı Kerîm’in dört ayrı yerinde bu husus dile getirilmektedir. Bu ayetlerin birinde...
Allah dileseydi evreni tek tip, canlıları tek tür, insanları da tek fikirli, tek huylu, tek renkli, tek dinli, tek dilli… yaratırdı. Kur’ân-ı Kerîm’in dört ayrı yerinde bu husus dile getirilmektedir. Bu ayetlerin birinde şöyle buyurulur: “Sizin her birinize bir yol, bir yöntem verdik. Allah dileseydi sizi bir tek ümmet/inanç topluluğu yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi sınamak istedi. Öyleyse yarışırcasına iyilik yapın” (Mâide 5/48). Demek ki Allah çokluk olsun istedi. Çünkü biz, bilen ve düşünen varlıklar olarak, kendi var oluşumuzu çokluk içinde anlarız; kendi ahlâkî değerimizi, hatta bizatihi ahlakı çokluk içinde buluruz. Ahlak, benim dışımdakilerle yüzleştiğimde başlar. Bendeki ahlâkî bilinci de karakteri de ortaya çıkaran ötekiyle buluşmamdır.