Bilim ve teknoloji çağında insanlığın tükenişi
Bilim ve teknolojinin hızla geliştiği modern toplumlarda dinî hayat ve dinin insana kazandırdığı Allah’a, insana ve doğaya karşı derin sorumluluk duygusu zayıfladı. Veya hem Yahudilerin hem Hıristiyanların hem...
Bilim ve teknolojinin hızla geliştiği modern toplumlarda dinî hayat ve dinin insana kazandırdığı Allah’a, insana ve doğaya karşı derin sorumluluk duygusu zayıfladı. Veya hem Yahudilerin hem Hıristiyanların hem Müslümanların etkili kesimlerinde dindarlık ahlâkî içeriğini kaybedip görselleşti ve ideolojiye dönüştü. “Akıl çağı” denilen bu devirde gerçekte akıl da yalnızca hâkim olma ve sömürme tutkularına hizmet etmek üzere bilgi ve teknik üreten basit bir araç olarak kavranmaktadır. Bu suretle akıl, gerek küresel düzeyde insan-insan ilişkisini, gerekse hayatımızın olmazsa olmaz şartı olan doğal ve çevresel şartları onarılamaz şekilde tahrip etmekte kullanıldığını göremeyecek derecede körleştirildi.
Kur’ân-ı Kerîm’de “Nefsini temizleyen kurtuluşa ermiştir” buyrulur (Şems suresi 91/9). Bu ayet her devirde doğru ahlakın özüdür. Demek ki, Kur’an’a göre insan ve insanlık olarak “felâh”a, yani kurtuluş ve huzura ermemiz, kendi nefsimizi arındırmaktan başlar. Kültürümüzdeki “büyük cihad”ın anlamı da bu değil mi? Sonuçta büyük cihadın en yüksek amacı -tasavvufta denildiği gibi- Allah...