İran olayları bağlamında zihniyet sorunu
İran’da 28 Aralık’ta başlayan gösterilerde çok şükür ilk günlerdeki ölümler olmuyor. Anlatıldığına göre İran’da ayağa kalkanlar biri ekonomik, diğeri siyasi-hukuki olmak üzere...
İran’da 28 Aralık’ta başlayan gösterilerde çok şükür ilk günlerdeki ölümler olmuyor. Anlatıldığına göre İran’da ayağa kalkanlar biri ekonomik, diğeri siyasi-hukuki olmak üzere, yönetimin başlıca iki uygulamasını reddediyorlar. Ekonomik olanı, İran halkının uzun süredir maruz bırakıldığı ambargolar yüzünden hayat şartları zaten ağırlaşmışken, bir de yönetimin son on yıl içinde ülke kaynaklarını özellikle siyasi ve mezhepçi yayılma hedefleri uğruna dış savaşların finansmanında tüketmesidir. Göstericilerin protesto ettiği Siyasi-hukuki uygulama ise insanların temel hakları ve özgürlükleri üzerindeki baskılardır ve bu, Şiî toplumlarda yapısal bir sorundur. Sorunun temeli Şîa’daki “imamın masumluğu” (siyasi-dinî liderin günahtan ve yanlıştan korunmuşluğu) şeklindeki teolojik-siyasi telakkiye dayanmaktadır. Bu telakkinin uzantısı olarak günümüz, ilki 18. yüzyılın sonlarında, ikincisi Humeynî tarafından yakın zamanda oluşturulan merci-i taklîd, velâyet-i fakîh gibi dinî-siyasi teorilerin ürettiği yetkiler ve keyfî uygulamalarla İran toplumu ağır bir baskı altında tutulmaktadır. Bu teorilerin pratikteki ürünü olan molla yönetimi (Batı dillerinde mollacracy), İran toplumu üzerinde eğitimden kadınların giyim kuşamına, basın ve ifade özgürlüğünden sanatsal faaliyetlere kadar her alanda ve tabii ki insanların dinî hayatını nasıl yaşayacakları konusunda despotik bir yapıyı ifade etmektedir. *** Diğer sorunlu İslâm ülkelerinde olduğu gibi İran’da da toplumsal olayları dış güçlerin, yabancı ajanların tahrikiyle açıklayan iddialar var; doğru da olabilir. İsrail ve ABD için böyle şeyler olağandır.