‘İslam’ın cazibesi’nden kuşkusu olanlara
Değerlerine inancını ve güvenini besleyecek yeterlilikte bilgisi, aklı ve ufku olan hiçbir Müslüman, İslam toplumlarında gözlenen yanlışların nedenlerine, tarihî arkaplanına bakmadan, bunların...
Değerlerine inancını ve güvenini besleyecek yeterlilikte bilgisi, aklı ve ufku olan hiçbir Müslüman, İslam toplumlarında gözlenen yanlışların nedenlerine, tarihî arkaplanına bakmadan, bunların ürettiği şimdiki olumsuzlukların etkisinde kalarak kendi milletinin ve ümmetinin dinini, kültürünü, medeniyetini, değerler dünyasını aşağılayıp reddetmez. Bunun aksi, cehaletin ve kültür emperyalizminin ürettiği bir yozlaşmadır.
Bazılarının “İslam’ın cazibesi” ile ilgili kötümser iddialarına tarihî kanıt diye ileri sürdükleri bilgilerin ya konuyla ilgisi yoktur; çünkü sebepleri din temelli değildir; veya bunlar -kısmen doğru olsa bile- o çağlarda dünyada olanların yanında anılmayı bile değmez. 20. yüzyıldaki iki büyük savaşı istisna edersek dünyanın en kanlı savaşları olan Haçlı Seferleri, bizzat Katolik Kilisesinin çağrısı ve desteğiyle -adı üstünde- din uğruna yapılmış “kutsal savaş”tı. 1618-1648 yılları arasında Katoliklerle Protestanlar arasında yapılan Otuz Yıl Savaşları da yine “din savaşları”dır. İslam tarihinde bunların benzeri bir tek din savaşı yoktur. Buna rağmen dinimiz ve medeniyetimiz hakkındaki toptancı kötümser ve nihilist yaklaşımlar, İslam toplumlarının son birkaç asırdır yaptıkları yanlışları kullanan İslam karşıtlarının, İslam’ın imajını karalayıp yeni Müslüman nesillerinin bile gözünden düşürmeyi tarihte ilk defa başardıklarının veya en azından kalede gedik açtıklarının işaretidir.