Kaderle İlgili Bazı ‘Hadisler’in Kur’an’la Uyumsuzluğu
Rivayet edilir ki, Hz. Ali ile Muaviye arasında 37 (657) yılında vuku bulan Sıffîn savaşından dönüş sırasında, yaşlı bir zatın savaş-kader ilişkisine dair bir sorusu üzerine, Hz. Ali şöyle...
Rivayet edilir ki, Hz. Ali ile Muaviye arasında 37 (657) yılında vuku bulan Sıffîn savaşından dönüş sırasında, yaşlı bir zatın savaş-kader ilişkisine dair bir sorusu üzerine, Hz. Ali şöyle demişti:
“Allah, kulunu yapıp yapmamakta özgür kılarak (iyiliği) emretti ve (kötülüğü) yasakladı. Allah, (kulunu) yapamaz bıraktığı halde ona görev yüklemez. Allah, peygamberleri boş yere göndermemiştir...”
Ancak sonraki gelişmeler, temelde siyasal sebeplerle kader ve özgürlük meselesini kalıcı olarak gündeme taşıdı. Öyle anlaşılıyor ki, siyasal çekişme ve çatışmaların etkisinde kalan Ehl-i hadis kesimi, bazı hadisleri kulların seçme ve eylem özgürlüğünü yok sayacak şekilde yorumlamış veya -muhtemeldir ki- bazı hadisleri bunu ifade edecek bir lafız formuna sokmuşlardır. Bunların yetmediği yerlerde de insanın irade ve eylem özgürlüğünü tümden yok sayan hadisler üretilmiştir.
Aşağıdakiler gibi birçok ayet insana dilediğini yapma imkânı tanır, yaptıklarından da onu mesul tutar:
“Dilediğinizi yapın. Bilin ki Allah yaptıklarınızı görmektedir” (Fussılet 41/40).
“Kim bir kötülük işlerse cezasını...