“Onun ahlakı Kur’an’dı” (2)
Asıl konuya girmeden, bir önceki yazım üzerine yapılan iki eleştirel yorumun hatırlattığı birkaç noktaya değineyim. a. İslam kaynaklarına -gerektiğinde- zamansal, coğrafî ve toplumsal şartlardaki...
Asıl konuya girmeden, bir önceki yazım üzerine yapılan iki eleştirel yorumun hatırlattığı birkaç noktaya değineyim. a. İslam kaynaklarına -gerektiğinde- zamansal, coğrafî ve toplumsal şartlardaki değişimlere göre, aklım ve bilgim yettiğince, geleneksel anlayışlardan farklı yorumlar getirebilirim, getirmeliyiz. Fakat bir Müslüman olarak, Kur’an’ın ve Peygamberimizin öğretisini nihai referans kaynağı olarak almak zorundayım. “Gavura kızıp oruç bozulmaz”; bazılarının İslam’ın kaynaklarını yanlış anlamaları/anlatmaları, türlü menfaatleri için kullanmaları, benim İslam’ın öğretisine sırt çevirmemi gerektirmez; tersine ona sahip çıkmam, doğru bildiklerimi anlatmam gerektiğini düşünürüm. b. İslam’ın Allah, vahiy ve peygamber öğretisine temelden karşı çıkanlarla tartışmaya girmem; ahlak ve terbiye ölçülerine uymayan sataşmalara karşılık vermem. Kur’an’da buyurulduğu gibi “İsteyen inansın, isteyen inanmasın” (18/29) der geçerim. İslam bilginleri, bu tür karşı çıkışlara “küfr-i inâdî” derlerdi. Alman düşünürü I.