‘Zenginlerin malında muhtacın hakkı vardır’
Dinimiz, zenginlerle fakirlerin birbirine kapalı yaşamalarını doğru ve insanî bulmaz. Yüce kitabımız takva erdemiyle cenneti hak edenleri tanıtırken, onların dünyada güzel davranan kimseler olduğunu belirtir ve...
Dinimiz, zenginlerle fakirlerin birbirine kapalı yaşamalarını doğru ve insanî bulmaz. Yüce kitabımız takva erdemiyle cenneti hak edenleri tanıtırken, onların dünyada güzel davranan kimseler olduğunu belirtir ve “Onların mallarında muhtaç ve mahrum durumda olanların hakkı vardır” der; fakirlere bu haklarının incelik ve güzellikle ödenmesi gerektiğini bildirir. İyi Müslümanların, yaptığı hayırları severek ve isteyerek yaptığını belirtir...
Önceki bir yazımda da belirttiğim gibi, insanoğlu varlığını sürdürebilmesi için toplumsal hayata muhtaçtır. Toplumsal hayata katılım, ferde ve topluma görevler yükler. Bu görevlere, günümüzde sosyal dayanışma deniliyor. Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan teâvün kelimesi de ‘yardımlaşma, dayanışma’ demektir.
Yardımlaşma ve dayanışmanın biçimi değişebilir. Eskiden zenginle yoksul arasında karşılıksız yardım verme-alma şeklinde oluyordu. Günümüzde yardımlaşma ve dayanışmanın, iş alanları açarak yoksullara nafaka sağlama (infak), devlet ve sivil toplum desteği gibi değişik şekilleri uygulanıyor. Önemli olan toplumda...