Algılarla mahkûm edilen insanlık/1
Fahişelerin namus dersi verdikleri, algıların hakikatin önüne ve yerine geçirildiği haksız ve hukuksuz bir çağda, bir coğrafyada yaşıyoruz. Asrımızda bilginin çok hızlı şekilde...
Fahişelerin namus dersi verdikleri, algıların hakikatin önüne ve yerine geçirildiği haksız ve hukuksuz bir çağda, bir coğrafyada yaşıyoruz. Asrımızda bilginin çok hızlı şekilde toplanması, işlenmesi ve aktarılması, bireylerin mahremiyet, rahatsız edilmeme, anonim kalma ve lekelenmeme gibi özellikle manevi varlığına ilişkin haklarını tehdit eden algılar, hakikatin önüne geçmiş bulunmaktadırlar. Bu durum, haksız ve hukuksuz bir şekilde insanı ve insanlığı mahkûm etmektir.
Hakkın inkâr edildiği, hukukun hiçe sayıldığı, adaletin hafife alındığı toplumlarda algılar kanun, kanunlar da hukuk olur. Tabii ki böyle bir şeyi kabul etmek, insanlığa kötülük olur. Kanun devleti ile adalet ve hukuk arasındaki keyfiyet farkını değişik açılardan tahlil etmek mümkündür. Fransız filozof Montaigne, yüzyıllar önce (16. Yüzyıl’da) kanunların haksızlıklara sebep olduğunu ifade etmiş ve şöyle demiştir:
“Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıl dışı bir güçten gelir, başka bir şeyden değil. Mistik olmak...