Allah şeriat ile idare olunmayı emrediyor (2)
Şeriatullah, bütün zamanlarda ve mekânlarda tatbiki mümkün olan ilahi nizamın adıdır. Hakk’ın, Hukuk’un, adaletin ve emniyetin yegâne güvencesidir. Allah’ın bütün zamanlarda ve mekânlarda...
Şeriatullah, bütün zamanlarda ve mekânlarda tatbiki mümkün olan ilahi nizamın adıdır. Hakk’ın, Hukuk’un, adaletin ve emniyetin yegâne güvencesidir. Allah’ın bütün zamanlarda ve mekânlarda şeriat ile idare olunmayı emrettiğinden şüphe etmek, kişiyi dinden, imandan, ilimden ve âlimlikten eder. Şeriatullah ile idare olunmadan mutlu olacağına inanmış olanın dini hamdır. Şeriatullah’ın dışında aranan adaletin adı kan ve katliamdır.
Şeriatullah insanlığın son kurtuluş adasıdır. Şeriatullah’ı tatbik etme makamı olan hilafet, imanı olan her Müslüman’ın sevdasıdır!
Şeriatullah’ın dışında kalan bütün rejimler, hevâ rejimleridir. Hevâ rejimlerinde hayat olmaz. Hayat şeriatta olur. Çünkü Şeriat hayattır. Şeriatsız kalmak memattır; yani ölüme terk olunmaktır. Sulhu selamet fonksiyonlarını kaybetmektir. M. Hamdi Yazır (Rh.a.) şöyle der: Arapçada şeriat, insanların ırmaklarda ve benzeri şeylerden su almaya vardıkları yerdir. Din şeriatı da bu manadandır. Çünkü insanlar ondan Allah’ın emirlerine ve rahmetine ve yakınına ererler. Rağıb el- İsfehani (Rh.a.) de demiştir ki; ‘şer aslında mastardır. Sonra açık ve geniş yola isim yapılmış, şer’, şir’a ve şeriat denilmiştir. (Rağıb el-İsfahani, Müfredat, Sh: 258) Bu da dinde Allah’ın yolu anlamına istiare yoluyla kullanılmıştır. Bazıları şeriata şeriat denilmesi, su içmek için kullanılan yola şu yönüyle benzetildiğini söylemişlerdir: Çünkü hakikat ve doğruluk üzere onda yürüyen hem kanar, hem temizlenir. (Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini, VII, 88) Ayrıca Elmalılı, Şehristani’nin “el-Milel ve’n Nihal”deki beyanına göre din, şeriat ve millet (Zemahşeri, Esas-ül Belağa, Sh: 604) denilen şeyler, haddi zatında hep aynı şeylerdir. Ancak itibar edilen ve gözetilen manaya göre yine de her biri, bir başka yönden diğerinden farklı bir anlam kazanır. İtikat ve iman bakımından din, amel ve tatbikat bakımından şeriat, sosyal bakımdan yani sosyal realite bakımından millet denilir. Gerçekte itikat edilen ne ise amel edilen odur. Amel edilen ve uygulanan ne ise esas itibariyle üzerinde ittifak edilen şey de odur… (Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini, I, 399–400) İnsanların yaşamaları için su nasıl bir ihtiyaçsa, şeriat idaresi de öyle bir ihtiyaçtır. Şeriat idaresini yasaklamak, insanlar için suyu yasaklamak gibidir.
Allahû Teâla hiçbir kavmi şeriatsız, minhacsız bırakmamıştır. Rabbimiz buyuruyor: “Biz her ümmet için bir minhac ve şir›a kıldık” (Maide Sûresi/ 48) ayetinin tefsirinde Elmalılı M. Hamdi Yazır (Rh.a.)’ın belirttiği gibi, minhac ilk insandan bu yana, Allah’ın Dini’nde değişmeden gelen iman esaslarıdır. Buna, İbn-i Abbas (R.a.)’ın ‘sünnet’ dediği de rivayet olunmuştur. (Hak Dini Kur’an Dili, III/1698) Dikkat edilirse, şeriat ve minhac fıtri ihtiyaçlardır. Din denildi mi şeriat ve minhac akla gelmelidir. Minhac ve şeriat dinin çevresini, sınırlarını oluştururlar. Şeriat›ın uzandığı bir kaynak vardır; bu kaynağa ulaşmak Din’in en gerçeğine, özüne ulaşmaktır.
Şer’i Şerif’in eğitim ve öğretimini önemsemeyenler, gereksiz görenler, şeriatullah’ın dışında ortaya çıkmış fikirleri, rejimleri ayakta tutanlardır.