Ölüm bir an, gelmesi her an
Ölüm, dirileri terbiye eden, ahlâklarını düzelten, ruhlarını kaplamış olan gaflet perdesini yırtan bir vaizdir. Ölümden ve ölenlerden ibret alıp ötelere hazırlık yapan mü’min...
Ölüm, dirileri terbiye eden, ahlâklarını düzelten, ruhlarını kaplamış olan gaflet perdesini yırtan bir vaizdir. Ölümden ve ölenlerden ibret alıp ötelere hazırlık yapan mü’min azizdir.
Ölenleri çok görmüşüz. Biz hayatı parasız pulsuz okumuşuz. Biz ölümü ölümsüzlükle korkutamadığımız için hep ölümden korkmuşuz. Bilelim ki; biz yaşadıkça ölüm gelmemiştir, ölüm geldiğinde de biz yok olmuşuz. Gelmesi muhtemel olan “yarın” için bugünden hazırlık yapan insanoğlu, gelmesi kati olan ölümden sonraki hayat için hazırlık yapmaması ne büyük gaflet!
Ölümden korkana, dünya dar gelir. Allah’tan korkana, ölüm yâr gelir. Ölüm bir anlık vaka; sırtlar ona götürür, saniye ve dakika. Ölüm bize ne yakın ne uzak. Ölüm, sessiz bir çıngırak. Ölüm, ömür için son durak!
Bin yıl ömrün olsa akıbet gene ecel. Seni kabre indirecek birkaç el. Bizden öncekilerin kimisini sel aldı, kimisini de yel. Biliyorum vardır senin yığın yığın yükün. Ama ölüm geldiği zaman faydasız malın mülkün. Rabbimizin şu âyet-i kerimeleri ölüm ile hayatı birlikte önümüze koyan bir yekûn:
“Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.