Şer kumkuması
İslâm topraklarında Tanzimat fermanının ilanından bu yana Şer kumkuması faaliyettedir. Şer Kumkuması; Allahû Teâla katından gelmiş olan şeriatı reddederek şerri şeriatin önüne ve yerine...
İslâm topraklarında Tanzimat fermanının ilanından bu yana Şer kumkuması faaliyettedir. Şer Kumkuması; Allahû Teâla katından gelmiş olan şeriatı reddederek şerri şeriatin önüne ve yerine geçirmiş olan kötülük odağıdır. Şer Kumkuması denildiğinde akla İslâm dışı dinlerin ve ideolojilerin hesabına Müslümanların iradelerini ve idarelerini ifsad etmeye çalışan şer komitesi gelmelidir.
Müslüman halkların iradelerine ve idarelerine ipotek koyan şer güçler, her türlü fitne ve fesadın müsebbipleridir. Camilerin, mescidlerin minber ve mihraplarında bugün dahi Batının yaşama tarzını Müslümanlara kanunlar gücüyle sevdirmeye çalışan 2. Mahmud dedikleri gâvur Mahmudların savunulması, Şer Kumkumasının batıl ile olan kesintisiz aidiyetini bize hatırlatıyor. Şer Kumkumasının bilmediği ve anlamadığı bir şey var: İmanın olduğu yerde köpükten zayıf gövdeler kurşundan ağır yük taşır. İmanından habersiz yaşayan Müslüman İslâm ve iman düşmanlarıyla barışır.
İslâm topraklarını işgal ve istilâ etmiş bulunan müstevli harbi devletler dediğimiz şer kumkuması, halkı Müslüman ülkelerin idarelerinin ve idarecilerinin kendilerine bağlı kalmalarını kâfi görmedi. Şimdi yeni bir devreye girerek yapısal değişim ve dönüşüm istiyor. İdareciler gibi Müslüman halk da bize bağlı kalacak diyor. Bunun için Müslümanların tasavvurlarına musallat olmuşlar. Suudi Arabistan’ın Şeytan Amerika’nın emri üzere “Ilımlı İslâm” tabirini, projesini gündeme taşıması bunu ifade ediyor. Müslümanların Peygamberden, sahâbeden gelen İslâmî tasavvurlarını değiştirmedikçe Müslümanların tavırlarını ve kararlarını değiştiremezsiniz. Şer Kumkuması bunun farkında olduğu için tasavvurdan işe başlıyor. Yanlış ve yalandan meydana gelmiş din algılarını yaygınlaştırıyor.
Şer Kumkumasında kişiliksizlik, tek ümmet ve hilafet şuurundan yoksunluk, dış sömürüye açıklık, himaye ve mandayı gönüllü kabul, pısırıklık esası aslidir.
Eğer bir yerde Müslümanlar ezme, sömürme sırası bize geldi diyorlarsa, dini din düşmanlarından öğrenmeye başlamışlar demektir. Dinini, imanını tartışma konusu yapan Müslüman, Müslüman sayılmaz. Rabbimiz Peygamberimiz üzerinden uyarıyor: