Kentleri Sekülerleştiren Belediyecilik veya Kentte “İyi”yi Iskalamak
Belediye başkanlarına eskiden “şehr emini” denirdi. Şehrin güvenilir insanı, şehrin kendisine “emanet” edildiği kişi demek olan bu ifadenin karşılığı geçmişte ne kadar var olmuştur ne...
Belediye başkanlarına eskiden “şehr emini” denirdi. Şehrin güvenilir insanı, şehrin kendisine “emanet” edildiği kişi demek olan bu ifadenin karşılığı geçmişte ne kadar var olmuştur ne kadar olmamıştır ayrı bir konu. Ama anlam itibarıyla bir “olması gereken” kavramsallaştırmadır.
Kenti yani şehri öyle bir kişi yönetmelidir ki şehir halkı ona güvenmelidir. Güven ve eminlik kavramı bu günün kent yönetiminden kaldırılmış artık. Dünyada günümüzün kent anlayışında güven yerine sıkı denetim, şehir kameralarıyla izleme vs. hakim durumdadır. Dünya artık kentleri “güven konsepti” yerine “güvenlik konsepti” ile yönetmeyi tercih etmiş durumdadır. Dolaysıyla bireyler birbirine karşı, birey devlete karşı ve devlet de bireye karşı sürekli bir “gardını alma” pozisyonu ile hareket etmektedir. Başka bir deyişle birey de devlet de bu gün yaşamak ve varlığını sürdürmek için gardını almak zorunda hissetmektedir. Böyle bir gardını alma kültürü yaygınlaşınca herkes bir başka hesap yapmak zorunda hisseder.
Herhangi bir şekilde risk unsuru içeren olası rakipleri de öngörmek, projeksiyon geliştirmek ve ona göre tedbir almak. Yani başka bir deyişle kişiler veya kurumlar daha büyümeden onların önünü kesmek şeklinde sürekli bir gardını alma durumu söz konusudur.
Şehirlerin her tarafına yerleştirilen güvenlik teknolojisi bunun en somut yansımasıdır. Kentler mana dünyasının inşa edildiği mekanlar yerine gerilimin, korkunun, savunma reflekslerinin geliştiği bir tür “survivor” alanına dönüşmektedir. Bu kent yaşamı ve kent tasavvuru ne insanlığın ortak mirasına ne de kendi özelimizde İslam kent (medine) konseptine uygundur. Bu durum, bozulmanın ve ifsadın somut yansımasından başka bir şey değildir.
Kenti inşa ederken, yönetirken, bütçenin harcama alanları belirlenirken daha çok “yarar,” “işlev” ve “estetik” görünüm göz önünde tutulur. Yani bir kent için yatırım yapılacak ise veya bir harcama yapılacak ise bu harcamanın veya yatırımın ne işe yaradığı veya kente estetik katıp katmayacağı daha çok düşünülmektedir.