28 Şubat davasını hatırlamak sıkıcı bir şey mi artık
Ergenekon ve Balyoz davalarının Fethullahçıların hesap görmek, kadrolaşmak ve alan genişletmek planlarına kurban edilmesi hiç şüphesiz tarihin en dramatik siyasi ve hukuki vak’alarından birisidir. Böylesine bir hukuk...
Ergenekon ve Balyoz davalarının Fethullahçıların hesap görmek, kadrolaşmak ve alan genişletmek planlarına kurban edilmesi hiç şüphesiz tarihin en dramatik siyasi ve hukuki vak’alarından birisidir. Böylesine bir hukuk cinayeti ve böylesi büyük bir sosyo politik yanılgı pek az yaşanmıştır.
Darbe, darbe girişimi ve kaosun tabiatı gereği yakıştığı kadrolar içinden suçluyla suçsuzun birbirine karıştığı bambaşka bir dava çıkartıldı. Darbe geleneği yargılanacakken bilhassa askerde kadro açmaktan başka bir amacı olmayan sıradışı bir tasfiye süreci yaşandı. Şimdi o davanın mağdurları ortaya çıkıyor ve yanılgılarla hesaplaşılıyor.
Geride kalan şudur… Eğer, 15 Temmuz darbe girişimi bihakkın yargılanamazsa Türkiye 27 Mayıs’tan itibaren yaşadığı askeri darbe, cunta, girişim ve benzeri süreçlerin herhangi biriyle hesaplaşamamış olacaktır.
27 Mayıs ve 12 Mart’ın dosyası hiç açılamadı. 12 Eylül son dakikada sembolik olarak yargılanabildi ama acıları hala taze. Hatta anayasası bile ayakta duruyor.
***
Gelelim 28 Şubat’a…
FETÖ’nün sözümona darbe yargılaması adına yaptığı operasyonların yarattığı en büyük tahribat 28 Şubat davası üzerinde olmuştur. Davalardan, askerden, postaldan yorulan toplum, siyaset sınıfı ve hatta aydınlar bir de 28 Şubat’ın kapağını açacak mecal bulamamıştır. 28 Şubat ne kadar büyük bir siyasal/toplumsal trajedinin adıysa, bu davanın destek bulamaması o kadar büyük bir trajedidir. Tablo ortadadır…