Acı o kadar büyük ki iki sene geçmiş...
15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesi, mağlup edilmesi ve yenilmesi; yani, neticesi ne kadar gurur vericiyse, hatıraları o kadar acıdır. Hayatın bir anda bambaşka bir yoldan akmaya başlaması ve bir daha asla eskisi...
15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesi, mağlup edilmesi ve yenilmesi; yani, neticesi ne kadar gurur vericiyse, hatıraları o kadar acıdır. Hayatın bir anda bambaşka bir yoldan akmaya başlaması ve bir daha asla eskisi olmaması acıdır. Bunu yaşayanlar bilir. O gece yakın dostlarını şehit verenler anlar ancak…
Meş’um akşam Mustafa Cambaz’la Çengelköy’de oturacaktık, sohbet edecektik. Tanklar köprüyü tutmuş, askerler ortalığa çıkmışken birkaç yüz metre aşağıdan, daha ne olup bittiğinin farkında olmayan kalabalığın arasından aradı: “Neredesin yahu! Geldim bekliyorum…” “Mustafa… FETÖ’cüler darbeye teşebbüs etmiş. Ortalık karışık…” Şaşırdı ama her zamanki gibi mütevekkil ve sakindi: “Ne diyorsun?” “Kendine dikkat et. Ulaşabilirsem oraya geleceğim…” “Tamam abi…” *** Son konuşmamızdı. Mustafa oradan eve gitmiş, televizyonu açmış. Cumhurbaşkanı’nın çağrısı duyar duymaz sahile yürümüş. Şehadete koşmuş.