Ağır ve haksız eleştirilerinin bile dayanılmaz güzelliği
Daha önce de yazmıştım şimdi bir vesileyle hatırlatmak gerekti; okuyucularımızın fikir sahibi, dikkatli ve analitik düşünceye sahip bir kitle olduğunu görmek bizi mutlu ediyor. Bir gazete için de bunun ne kadar...
Daha önce de yazmıştım şimdi bir vesileyle hatırlatmak gerekti; okuyucularımızın fikir sahibi, dikkatli ve analitik düşünceye sahip bir kitle olduğunu görmek bizi mutlu ediyor. Bir gazete için de bunun ne kadar değerli bir sermaye olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, çoğu bizleri ağır ifadelerle eleştiren yorumlara bile internet sayfamızda yer veriyoruz. Hatta, ağır ve haksız olanlara bile…
Bazen bizlerin göremediğini okurlar görüyor, bizlerin yazamadığını onlar yazıyor, söylüyor. Öteden beri, bilhassa iletişim kanallarının dijital imkanlarla geliştiği zamanlardan itibaren yayın organları ve yazarlar üzerinde ciddi ve kaliteli bir okuyucu baskısı oluşmaya başladı. Hasılı, okur kül yutmuyor. Sloganlarla avutulmaya itiraz ediyor ve gerçeği bütün yönleriyle görmek istiyor.
Bunları hatırlatma vesilesi ise salı günkü “Suriye’de toz bulutu indiğinde” başlıklı yazım oldu. Bazı okurlarımız o yazıdan Rusya ile ilişkilere şartsız destek izlenimi edinmişler ve oturmuşlar bilgisayarın başına...
Muhammed Ali ismiyle yazan arkadaşımızın mesajını aktarayım, gerisini siz anlayın:
“Abi aylar sonra seni ilk defa okudum. Bu da son olacak galiba. Abi senin içinden başka bir kişi çıkmış gibi. Seni tanıyamadım. Çok başka dünyaların sözcüsü olmuşsun. Ben Eski M Karaalioğlu’nu saygıyla hatırlayıp yeni değişik bir kişiye veda ediyorum. ÇOK Üzgünüm. Şoklardayım. Hoşçakal Abi.”