‘Ali kötüydü, Veli iyi’ dönemi bitti mi
Trump yönetiminin açıkladığı Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, dünyanın Demokratlar döneminde alıştığı ABD dış politikasını büyük ölçüde değiştiriyor. Meseleye...
Trump yönetiminin açıkladığı Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, dünyanın Demokratlar döneminde alıştığı ABD dış politikasını büyük ölçüde değiştiriyor. Meseleye Türkiye açısından bakarsak, aslında Cumhuriyetçiler’in bildiğimiz tarzının da dışına çıkılıyor. Ne Bush ne Obama döneminde görülmeyen bir dışlayıcılık belgeye sinmiş ve Türkiye’nin son dönemdeki stratejik tercihlerinin neredeyse tamamı da hedefe konmuş durumdadır. Suudi Arabistan ve Mısır’ın yeni stratejik ortaklar olarak tanımlanması kıskanılacak ya da umursanacak bir şey değil ama Trump yönetiminin bu ortaklığı kağıt üzerinden sahaya yansıtması; yani abartması endişe verici olabilir. Çünkü, bu iki ülkenin bölgeye yönelik yaklaşımları ve tercihleri de Ankara’nın hareket alanını daraltacak özellikler arzediyor. *** Elbette bir belgeyle bütün işler tanzim edilecek değildir. Yani, ABD öyle yazdı diye ülkelerin kaderleri değişmeyecek ama avantaj kayıpları yaşanabilir ve üstüne beklenmedik dezavantajlar ortaya çıkabilir. En önemlisi de Beyaz Saray ve Pentagon’daki muhataplarımızın zihin yapısının beklenenin ötesinde antipatik bir düzeye ulaşmış olması sevimsizdir. Ne var ki bu yolun güçlü işaretlerini aylardır görüyorduk… Öncelikle Ankara’nın geleneksel PKK’ya karşı tavır koyma talebinin hiç konuşulmaz hale gelmesinden sonra üstüne bir de YPG’nin güçlü silahlarla donatılması ve sınırda adı konulmamış bir PKK devletine göz yumulması, strateji belgesinin bizi ilgilendiren bütün cümlelerinden daha etkili bir sonuçtur. Tahakkuk etmiş bir sonuç.