Başkanlık sistemine bir ‘teamül’ önerisi
Yerel seçim süreci; yani birkaç aydır yaşamakta olduklarımız neyi gösteriyor? Bir seçimin ötesinde, yerel yönetimler perspektifinden çok daha geniş bir siyasi tahkimatı… Cumhurbaşkanlığı...
Yerel seçim süreci; yani birkaç aydır yaşamakta olduklarımız neyi gösteriyor? Bir seçimin ötesinde, yerel yönetimler perspektifinden çok daha geniş bir siyasi tahkimatı… Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk seçiminin üzerinden henüz 5 ay geçmeden oluşan ilk siyasi kural ve teamül de bundan sonra sistemin koalisyonla ya da aktüel tabirle ittifakla yürüyebileceğidir. Modelin nasıl gelişeceği, nasıl şekilleneceğine dair meraklı soruların ilk cevabı budur. Bugünün güçlü kanadı da malum, AK Parti-MHP Cumhur İttifakı’dır. Yerel seçimde de buna hayati derecede ihtiyaç duyulması sistemin geleceğine ilişkin güçlü bir karine oluşturuyor. “Başkanlık modeli”nin en güçlü destekçisi ve bir anlamda sağlayıcısı olan MHP lideri Bahçeli, partisi ile AK Parti arasında yerel seçim ittifakı konuşulmazken bile Ankara ve İstanbul gibi şehirlerin kaybedilmesinin yeni sistemde sıkıntı yaratacağını söylemişti. Bu yaklaşım, yeni dönemde ittifak zaruretinin ifadesi açısından önemlidir. Nitekim iki parti önce ittifakta buluşup sonra köprüleri atmalarına rağmen yeniden karşılıklı jestler noktasına gelerek bu durumu teyid etmektedir. Resme yukarıdan bakalım… Türkiye’nin sosyolojik ve politik haritasına bakınca, görünür gelecekte iktidarın yüksek ihtimalle muhafazakar bir başkanda ve artık eskisi kadar karar mekanizmasında ağırlık taşımasa da muhafazakar Meclis çoğunluğunda olacağını tahmin edebiliriz. Şimdi, Türkiye’nin en büyük partisi hem genel hem de yerel seçime ittifaksız gitmiyorsa bundan sonra yine yakın görünür gelecekte bir başka parti veya liderin başka türlü davranması beklenemez. Hal böyleyken, siyasetin genel olarak eski düzeni kafasından silip bu gerçeğe göre yapılanması gerekir.