‘Büyük devlet’in ‘küçük çocuk’la imtihanı
"Suça karışan çocuklar”ın sayısı 600 bini aşmış. Son 12 yılda yüzde 150 oranında artış var. İlk, orta veya lise çağlarında olup, mecburi temele eğitime rağmen “okula gidemeyen...
"Suça karışan çocuklar”ın sayısı 600 bini aşmış. Son 12 yılda yüzde 150 oranında artış var. İlk, orta veya lise çağlarında olup, mecburi temele eğitime rağmen “okula gidemeyen çocuklar”ın sayısı 1,5 milyona ulaşmış. Bu rakam da her yıl artıyor. Bir de “çocuk yoksulluğu” diye kamuoyunda pek bilinmeyen ama can yakan bir kavram var. Türkiye çocuk yoksulluğu sıralamasında Avrupa’da üçüncü sıraya yükseldi.
2015’te sekizinci sıradayken bu yıl, Arnavutluk ve Karadağ’ın ardından ilk üçteyiz. “Ciddi barınma sorunu olan çocuklar” listesinde ise Avrupa’da birinciyiz. Son enflasyon dalgasından sonra da durum nedir kim bilir?
Sadece bu tablolar bile bugünün dünyasında bırakın Türkiye’yi, orta düzey herhangi bir ülkede kabul edilemez rakamları içeriyor.
Devlet, yani kamu idaresi her evi, her evde yaşayanları, gelir durumlarını biliyor. Belki zorunlu eğitim çağında olup okula gidemeyen çocukların evlerine seçim zamanı sosyal yardım da ulaşıyor ama onları bulundukları durumdan kurtarıp en azından anayasal hakları olan eğitime ulaştırmaya muvaffak olamıyor. Kabul edilebilir bir şey değil. Bırakın kabul etmeyi...