Çözülemeyecek sorumuz yok ama...
Ekonomide kriz üzerine yapılan konuşmalarda, analizlerde ve tahminlerde altına imza atılacak birinci cümle “Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu olmadığı” tespitidir. İstenirse ve gerekenler yapılırsa...
Ekonomide kriz üzerine yapılan konuşmalarda, analizlerde ve tahminlerde altına imza atılacak birinci cümle “Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu olmadığı” tespitidir. İstenirse ve gerekenler yapılırsa bugün içine düşüğümüz duruma ve benzer risklere mahkum olmayız. Ya da her an başımıza bir sıkıntı gelebileceği stresinden kurtuluruz. Tespit kesinlikle doğrudur… Buradan anlaşılacak şey nedir peki? Türkiye isterse dünyanın teknoloji devi yahut da finans zengini olabilir mi? Ya da dünyanın finans güçlerinden biri olabilir mi? Veya bölgenin finansal rezerv merkezi? İstersek her sorunu çözeriz demek bunlar da değildir elbette. “İstemek” sadece gerçekçi olanı istemek ve buna göre planlama yapmak demektir. Sanayi üretimi, dijital kapasitesi, patent sayısı, doğal kaynakları ve eğitim kalitesi belli bir ülkenin hedefleri de buna uygun olmalıdır. Dün açıklanan ekonomik plan da esasında bu gerçeği kabul eden ve yüksek büyüme yerine gereken büyümeyi garanti etmeye çalışan, mütevazı bir hedefler programıdır. Geçmişe kıyasla daha düşük büyümeye odaklanan, tabiatı gereği işsizliği göze alan ve neticede enflasyonu kontrol altına almayı hedefleyen bir program. Büyüme, işsizlik, ve enflasyondaki iddiasız sayılabilecek hedefleri gerçekleşecek olursa bile Türkiye için başarı olarak kabul edilmelidir. Gerçeği kabul eden bir yaklaşımın varlığı hissediliyor.