Kargaşaya ‘mecbur’ ve ‘bağımlı’ bir ülke
Gündem her zaman yoğun, hayatımız da bitmek tükenmek bilmeyen acı ve tatsız sürprizlerle dolu. Siyasi hamleler, sansasyonel büyük laflar, öfke ve sinir dolu tavırlar hayatın vazgeçilmez sahnelerindin oldu. “Hain…...
Gündem her zaman yoğun, hayatımız da bitmek tükenmek bilmeyen acı ve tatsız sürprizlerle dolu. Siyasi hamleler, sansasyonel büyük laflar, öfke ve sinir dolu tavırlar hayatın vazgeçilmez sahnelerindin oldu. “Hain… işbirlikçi… baronlar… dış güçlerin adamları… karanlık operasyonlar… terör yandaşları… vs, vs” sıradan, gündelik kavramlarımız. Kürt meselesini çözmek için müracaat edilen slogan bile, iç “cephe”yi güçlendirmek. Maksat barış, kardeşlik, normalleşme olsa da “cephe”siz yapamıyor memleket!
Aynı anda hem terörle hem de aşırı fiyat çetesiyle, tağşişle, soğan/patates lobisiyle, bahis örgütleriyle, yenidoğan çetesiyle, mafyayla, uyuşturucuyla başı belada olan başka ülke yok.
Eş zamanlı olarak, internette muhalif avında olan, belediye başkanlarına kayyum yetiştiren ve seçilmiş siyasetçilere yasak getirmek için dosya hazırlayan yok.
Muhalif, yarı muhalif hatta tarafsız olup da şu veya bu şekilde üzerinde baskı hissetmeyen, günü ve sırası geldiğinde soluğu mahkemede almayan da yok.
Bütün bu kargaşa memlekette işlerin sahipsiz olmadığını, devletin tıkır tıkır işlediğini değil kötü yönetimin bardaktan boşaldığını gösteriyor. İyi çalışan bir...