Sonunda her şeyi basit bir soru-cevap çözecek...
Demokrasinin her gün daha ağır yaralar alması, ülkenin kaderiyle yakından ilgili bir süreç ve dolayısıyla her yanlış girişim bir büyük problemdir. Sadece ifade hürriyeti veya hukuk değil; demokrasi en basit...
Demokrasinin her gün daha ağır yaralar alması, ülkenin kaderiyle yakından ilgili bir süreç ve dolayısıyla her yanlış girişim bir büyük problemdir. Sadece ifade hürriyeti veya hukuk değil; demokrasi en basit haliyle insanların karnının doyması ve geleceğe dair umut taşımaları için zarurettir. Nefes almak zorlaştıkça iyi hayat şartları da kaybolur. Fakir, umutsuz ve korku içinde yaşayan bir toplum olmak kaçınılmaz hale gelir.
Demokrasinin sunduğu imkanlarla kalkınamayan, refaha ulaşamayan ve özgürlük hissini tadamayan bir toplum, şimdi olandan da geriye dönüyor. Ülke küresel yarışta geri kalıyor, hak ettiğini kazanamıyor ve kazandıklarını da elinde tutamıyor. Yargıdan eğitime, dış politikadan ekonomiye kadar bütün üniteler, iktidar tutkusunun zorladığı sınırsız güç kullanımı uğruna heba ediliyor. 19 Mart’tan bugüne ekonomide yaşanan pahalı tökezleme ve dış politikadaki hızlı pırıltı kaybı tesadüf değildir.
Türkiye’nin gelişmesi sadece, daha fazla demokrasi, daha çok hukuk ve daha güçlü dayanışma duygusuyla mümkündü ve şimdi bunu kaybetmek üzereyiz. Gelişemeden, büyüyemeden ve büyük bir ülke olamadan…
Siyasi mücadele zaten uzun süreden beri tek taraflı olarak...