Sorana söyleyebilmek
Herhangi bir meseleyi görmek ve konuşmak kadar, bunu çözebilmenin yolunu da göstermek ve bulmak zorundayız. Kabul etmek lazım ki böyle bir kabiliyet bizim nasibimize pek rastgelmez. Sözün şehveti, taraftar olmanın heyecanı çoğu kez ortadaki problemi ikinci plana iter, neticede devran eskisi gibi dönmeye devam eder.
Çok konuşup bir arpa boyu yol gidemediğimiz sayısız vak’a bunun şahididir. Nitekim, Kızılay üzerinden başlayan tartışmanın akıbeti de o noktaya gitmek üzeredir. Olup bitenlerden çıkacak mesaj, insanların zihninde itibarlı yere oturmuş olan vakıf ve yardım derneği gibi kurumların, içinde bulundukları yozlaşma halini sorgulamaktır. Bizatihi bu kurumların kendi hal ve gidişlerini, kamu kaynaklarına ilgilerini ve en nihayet bağış ve yardım gibi çok değerli kavramlarla kurdukları sorumsuz ilişkileri gözden geçirmektir. Gözden geçirmek şöyle dursun bunu doğal ve ahlaki sınırlara çekebilmektir. Başta, tartışmalardan en uzak kalması gereken kurum Kızılay olmak üzere birçok kurum tatsız sinyaller veriyor. Kanuni sınırların bile ötesinde titiz ve şeffaf olması