Suriye yalnızlığı
Esad rejiminin Doğu Guta’da sistematik şekilde sürdürdüğü katliam sadece Şam’ın emniyet altına alınması amacını içermiyor. Şam başta olmak üzere rejimin muhalif sivilleri tümden tasfiye...
Esad rejiminin Doğu Guta’da sistematik şekilde sürdürdüğü katliam sadece Şam’ın emniyet altına alınması amacını içermiyor. Şam başta olmak üzere rejimin muhalif sivilleri tümden tasfiye etmek, etkisizleştirmek ve göçe zorlamak politikasını yansıtıyor. Beraberinde en güçlü mesaj ise, tamamına yakını göçmen ve sığınmacı durumuna düşmüş 8 milyon Suriyelinin ülkeye bir daha geri dönmesini önlemeye yöneliktir. Esad için ayakta kalabilmenin yolu başlangıçta nasıl katliamlara dayanmak idiyse bugün de bildiği tek yolu izlemekten geçiyor. *** Bu şartlar altında hangi mülteci ülkesine geri dönebilir veya işler bir parça yoluna girecek olsa bile kime “Geri dön” denilebilir? Esad yönetiminde yaşamaya zorlamak her durumda insanları ölüme yollamaktan başka anlam taşımamaktadır. Yani, başta Türkiye olmak üzere ilgili ilgisiz bütün ülkeler umutsuzca Suriye’de toprak bütünlüğüne dayalı bir istikrar peşinde koşarken Esad’ın ve gerçekte Putin’in yaratmak istediği ülke etnik ve mezhepsel olarak arındırılmış; toprak bütünlüğünden çok rejimin bir şekilde ayakta kalmasını hedefleyen başka bir modeldir. Bu mümkün olabilir mi? Demokratik temsile dayalı yeni bir yönetimin tesis edilmesinden çok daha mümkün ne yazık ki… Nasıl olsa yapanın yanına kâr kalan bir dünyada yaşıyoruz. O kadar çok şey Rusya’nın yanına kâr kaldı ki muhalif halk kitlelerinden arındırılmış bir Suriye ve uydu Esad rejimi neden kalmasın? Gerçekçi olmanın tam zamanıdır; bu perspektif aynı zamanda Türkiye’nin Afrin’le başlayan ve sınır boyunca teröre karşı güvenlik hedefleyen arayışları için de tehlike arzetmektedir. ABD şöyle dursun, en başta Rusya bu girişime müsaade etmeyecektir. Ruslar bunu hiç gizlemiyorlar ve nitekim Dışişleri Bakanı daha dün, Guta’dan kimyasal silah dumanları yükselirken Türkiye’nin Afrin’i rejime terk etmesi gerektiğini söyledi.