Türkün Türk’ten başka düşmanı yoktur
Bazı meseleler vardır ki üzerinde konuşmak ve tartışmak hiç bitmese yeridir. O mesele hallolmadan başka sahalara girmek, başka mevzudan bahis açmak yersizdir, beyhudedir. Eğitim mesela…
Bilhassa bizim gibi, zihni tarihin ağır yükü ve travmalarıyla bugünün geri kalmışlık kompleksinin harmanı olan toplumlar için… Geçmiş parlak zamanları hayal ediyoruz, başarmak istiyoruz ama yapamıyoruz. “Büyük devlet… Güçlü millet… Oyun kurucu diplomasi… Şakaya gelmez irade… Dünyanın merkezi… Büyük stratejik coğrafya…” sloganlarıyla hevesleniyoruz lakin hayatın acıma duygusundan mahrum gerçekleri bizi durduruyor. O vakit, bizi durduranın hayatın gerçekleri değil, “dış güçler” olduğunu sanıyoruz.
Aslında mükemmeliz ve çok şeyi hak ediyoruz ama o dış güçler, karanlık mahfiller, gizli ittfaklar… İşi gücü bırakıp sadece bizim yolumuza taş koyan o derin dünya devleti.
Gözlerini karartmışlar ve bize düşmanlık yapmak için o kadar körleşmişler ki, 1960’larda bizden yirmi kat fakir olan Güney Kore’nin bugün dünya sanayi devi olmasını ıskalamışlar.