Yüz yıl sonra Türkiye...
Bitmek tükenmek tartışmalarla, siyasi çalkantılarla, darbelerle, muhtıralarla ve beraberinde elbette birçok güzel şeyle birlikte Cumhuriyet’in 100. yılına ulaştık. Neredeyse iki asra yakın süredir...
Bitmek tükenmek tartışmalarla, siyasi çalkantılarla, darbelerle, muhtıralarla ve beraberinde elbette birçok güzel şeyle birlikte Cumhuriyet’in 100. yılına ulaştık. Neredeyse iki asra yakın süredir yönetilemeyen, amaçsız ve vizyonsuz kalmış, dünyayı anlamakta başarılı olamamış gerilerken çökmekte olan bir imparatorluğun ardından cumhuriyet kaçınılmaz bir istikametti. Osmanlı hanedanı gücünü ve idari kabiliyetini kaybettikten sonra; dünya harbiyle birlikte topraklarının çok büyük kısmını da yitirince kaçınılmaz olarak ülkeden geri kalanı yönetme imkanından da mahrum olacaktı. Öyle de oldu yerini Cumhuriyet’e bırakıp, tarih sahnesinden çekildi.
Bugün, kuruluş dönemi yanlışlarına, devamında devlet ile milleti birbirinden uzaklaştıran tatbikatlarına ve 100 senenin büyük kısmını gerçek bir demokratik hukuk devleti vasfından uzak yaşamasına rağmen cumhuriyet alternatifsizdir. Seveni de sevmeyeni de esasında bu dairenin vazgeçilmezliğini kabul etmektedir. Başka bir model önerisi yoktur. Amacımız halk idaresidir ve meselemiz de bu idarenin güçlü bir demokrasi ve elbette hukuk eliyle işlemesini temin etmektedir. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet bu hedefleri hakkıyla...