Ne azınlığı ulan!
Yedi yaşıma henüz girmiştim. Okulların başlamasına birkaç ay vardı. Adını gururla taşıdığım merhum dedem Mustafa Kaptan, rutin ‘çarşıya iniş’lerinde beni...
Yedi yaşıma henüz girmiştim.
Okulların başlamasına birkaç ay vardı.
Adını gururla taşıdığım merhum dedem Mustafa Kaptan, rutin ‘çarşıya iniş’lerinde beni yanına alır, o günlerin Çayeli’sinde önüne kayıkların çekildiği ‘yalı kahvesi’nde ak sakallı yaşıtlarıyla kahvesini içerken ben hem onları hem balıkçıları izlerdim.
Denizden henüz gelen rahmetli Hamaloğlu Sabri’nin balıkları çıkarmak için gerdiği ağın içinden geçen rüzgarın yaydığı o ‘burnunuza değmezse tahayyül edilemeyecek’ kokuyu hala hissederim.
Dedemin, sakalını tararken bana dönüp, aksanıyla “Beyaz sakal tariyasun” demesinden olmalı, o gün ben de “Beyaz sakal tarama yaşına gelirsem ne yaparım” diye düşünmüşt&