Türkiye kışkırtmadı maskeyi erken yırttı
Hollanda olayı iyi bir laboratuar oldu. Zira hemen “Bakanlar yurt dışında neden ‘evet’ propagandası yapıyor” sesleri yükseldi. “Yurt dışı temsilciliklerde seçim propagandasının yasak...
Hollanda olayı iyi bir laboratuar oldu.
Zira hemen “Bakanlar yurt dışında neden ‘evet’ propagandası yapıyor” sesleri yükseldi.
“Yurt dışı temsilciliklerde seçim propagandasının yasak olduğunu”hatırlattılar.
Oysa bu bir seçim değil, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin oylanacağı bir referandum. Yeni sistem önerisinin sahibi de Türkiye’deki hükümet. Ve yurt dışındaki seçmenlere, ‘bu değişikliği neden önerdiklerini, ne yarar sağlayacağını’ anlatıyorlar.
Ayrıca konuşmalar temsilciliklerde değil ‘kiralanan’ salonlarda planlandı. Salonlar kapatılınca, ‘bu durumu anlatmak üzere’ temsilciliklerde toplantı düzenlendi.
“Bakanların orada ne işi vardı. Seçimden sonra gitselerdi”eleştirisine ise iki taraftan yaklaşmak mümkün.
Önce şu tespitler yapılmalı:
Bir:2014-15’te Avrupa’da, Türkiyeli 4-5 partinin kendine oy istediği, birbirini kötülediği iki seçim kampanyası ile Erdoğan yanlısı-karşıtı bir cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası yapıldı.
PKK yandaşlarının saldırılarının dışında hiçbir ülkede hiçbir olay çıkmadı.
Daha sakin geçmesi beklenen referandum sürecinde ise Almanya ve Hollanda ‘güvenlik endişesi’ duymaya başladı.
Oysa ‘evet’ kampanyası diye hükümet üyelerine yasak getiren ülkelerde ‘hayır’ kampanyası Türk, Alman ve Hollandalı siyasetçilerin de katılımıyla yapılıyor!
İki:Almanya, Hollanda gibi örneklerde, ırkçı partilerin ‘uç/marjinal’ olması gereken ‘dışlayıcı’ siyasetlerini iktidar partileri ‘hükümet politikası’ haline getirmiş durumdalar.
Bu, ‘seçimden sonra bir şeyin değişmeyeceğini’ gösteriyor.
O halde, ‘seçimler geçse, öyle gitseydik’ demek, iyi niyetli olsa da anlamsız.
Türkiye bu ziyaretleri ‘ertelememekle’, yarın olabileceklerle bugünden karşılaşmayı tercih etti. ‘Ne olacaksa olsun, yüzleşelim’ dedi.
Hollanda ise ‘kendi belirleyeceği’ bir zamandan önce Türkiye karşıtlığını ortaya koymak zorunda kaldı.
***