ABD – Avrupa Çekişmesi ve Fırsatlar
Çoğu kimse ABD ve Avrupa arasında herhangi bir fark olmadığını hatta aynı olduklarını söyleyebilir. Medeniyet değerleri açısından bunun böyle olduğu doğrudur. Ancak bu durum her konuda ittifak...
Çoğu kimse ABD ve Avrupa arasında herhangi bir fark olmadığını hatta aynı olduklarını söyleyebilir. Medeniyet değerleri açısından bunun böyle olduğu doğrudur. Ancak bu durum her konuda ittifak edebildikleri anlamına gelmez. Bu aslında birbirleriyle benzeşen her ülke ve birlik için de geçerlidir. Değerlerin ortak olması yola beraber koyulmak için tek başına yeterli olmayabilir. Ortak zemini destekleyecek yeni alanları bulmak, kurmak ve geliştirmek gerekir. Ekonomi bu alanların başında gelir. Her ülke öncelikle kendi çıkarını korumak ister. Bu da anlaşılabilir bir şeydir. Ortak değerler elbette önemlidir ve işbirliği altyapısının motivasyon boyutunu sağlar. Ekonomi ise bu motivasyonun uzun soluklu olmasına yardımcı olur. Hal böyleyken aynı tarihi kodlara sahip ABD ile AB arasında Rusya’ya yaptırımlar üzerinden yaşanan tartışmalar, ortak değerlerin birlikte yol yürümek için başlı başına yeterli olmadığını gösteren önemli bir örnek oldu.
Bu açıdan bakıldığında göreve geldiğinden beri kampanya dönemindeki Rusya bağlantısı üzerinden neredeyse koltuğundan olma noktasına gelen Trump kongrenin baskısıyla “Amerika’nın Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası”nı imzalamak zorunda kaldı. Bu imzayla birlikte Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye yeni yaptırımlar uygulanması kararı alındı. Ayrıca Trump yarın vazgeçtim, yaptırımları hafifletiyorum diyemeyecek. Bunun için kongreden onay alması şart. Peki, bu kararın AB’yi ilgilendiren boyutu nedir? Rusya ile doğalgaz ve petrol projelerinde ortaklıkları bulunan Almanya, Hollanda, Fransa, Avusturya gibi ülkeler bu yaptırım kararlarından olumsuz olarak etkilenebilir. Enerjide dışa bağımlı olan Avrupa’nın sanayisi için bu durum tehdit oluşturabilir. Çünkü Rusya Avrupa’nın en önemli doğalgaz sağlayıcısı konumunda. Sonuç itibariyle AB üyesi ülkeler bu kararın doğrudan muhataplarıdır demek mümkündür.
AB Komisyonu Başkanı Juncker’in karar sonrası;
“ABD karşısında ekonomik çıkarlarımızı savunmalıyız ve bunu yapacağız. Düzenleme, Avrupa çıkarlarının altını oyacak bir şekilde uygulanırsa AB buna günler içerisinde yeterli ölçüde karşılık vermeye hazırdır.” ifadelerini kullanması çekişmenin daha da derinlere gidebileceğini gösteriyor. Eğer ABD Junker’in endişe ettiği şekilde denetimi sıklaştırır, kemeri daha fazla sıkarsa bu durum ABD-AB