Naçizane İngiliz görevi!
Demeç ya da ajans haberciliği değil de “özel habercilik” yapıyorsanız; Fincancı katırlarını ürkütmeyi göze almışsanız; Hakikatleri arıyor, meselelere mesele...
Demeç ya da ajans haberciliği değil de “özel habercilik” yapıyorsanız;
Fincancı katırlarını ürkütmeyi göze almışsanız; Hakikatleri arıyor, meselelere mesele ediyorsanız;
Etliye-sütlüye karışmam demiyorsanız;
Dertleniyorsanız;
Olup bitenlere seyirci kalmayıp uyarıcı, ikaz edici, yol gösterici bir yayıncılık misyonunu üstlenmişseniz;
Susmayıp yazıyorsanız;
Etkili manşetler atıyorsanız;Sözün kısası; gerçekten gazetecilik yapıyorsanız “sorumluluğunuzu” da yapıyorsunuz demektir. Yıkıcı olmayan bir niyetle yaptığınız haberlerin, attığınız manşetlerin ses getirmemesi, fayda sağlamaması söz konusu bile olamaz. Kimi zaman taşlanırsınız; meyve veren ağaç misali… Ama siz yayınlarınızda, manşetlerinizde haklı çıktıkça o taşları tutmuş eller de, o yüzler de düşecektir yere… Düşmektedir de…