Ağaç sadece ağaç mı?
Tanpınar Beş Şehir’in bir yerinde İstanbul için şunları söylüyor: “Doğduğu, yaşadığı şehri iyi kötü bilmek tabiî bir iş, İstanbul’da bir nevi zevk inceliği, bir nevi...
Tanpınar Beş Şehir’in bir yerinde İstanbul için şunları söylüyor: “Doğduğu, yaşadığı şehri iyi kötü bilmek tabiî bir iş, İstanbul’da bir nevi zevk inceliği, bir nevi sanatkârca yaşayış tarzı, hatta kendi nev’inde sağlam bir kültür olur. Her İstanbullu az-çok şairdir, çünkü irade ve zekasıyla yeni şekiller yapmasa bile, büyüye çok benzeyen bir muhayyile oyunu içinde yaşar. Ve bu tarihten gündelik hayata, aşktan sofraya kadar genişler. ‘Teşrinler geldi, lüfer mevsimi başlayacak’ yahut ‘Nisandayız, Boğaz sırtlarında erguvanlar açmıştır’ diye düşünmek, yaşadığımız anı efsaneleştirmeye yetişir. Eski İstanbullular bu masalın içinde ve sadece onunla yaşarlardı.” Sadece Eski İstanbullular değil, eski zamanlarda bu ülkenin bütün insanları tabiata bağlı bir takvimi kullanır, onun getirdiği zamanı kurt-kuş, ağaç-çiçek, börtü-böcek ile birlikte yaşarlardı. Açıkçası tabiatla insanın münasebeti ciddi bir şekilde kesilmemiş, yaralanmamıştı. Gül mevsiminde reçel, dut mevsiminde pekmez kaynatılıyordu. Ocak başlarında insanlar kâh mısır patlatır, kâh kestane kızartırken bu takvime ilişkin masallar hayata...