Bıçak kemiğe dayanınca
“Bıçak kemiğe dayanınca” ne oluyor dersiniz? Feryat-figan-isyan-intikam vesaire. Bütün bunlar oluyor, ezilenler her yola başvuruyor ama nafile. Taştan ses geliyor dünyadan gelmiyor. İşin sonu intihara varıyor. Yani binlerce...
“Bıçak kemiğe dayanınca” ne oluyor dersiniz? Feryat-figan-isyan-intikam vesaire. Bütün bunlar oluyor, ezilenler her yola başvuruyor ama nafile. Taştan ses geliyor dünyadan gelmiyor. İşin sonu intihara varıyor. Yani binlerce yoksul, aç, ölümden kaçan insan patlak-plastik botlarla Ege’yi, Akdeniz’i, sınırı geçmek istiyor. Tel örgüler, duvarlar.
Ufacık bebelerin cesetleri sahile vuruyor. Bazı fotoğraflar “yılın fotoğrafı” seçiliyor, o kadar. Ben bu yazıyı yazarken ekranda şöyle bir haber vardı: Manş’ı geçen altı göçmen yakalanmış, Birleşik Krallık parlamentosu ayaklanmış. Topu topu altı kişi.
Sayın Erdoğan BM’de yaptığı konuşmada “Dünya beşten büyüktür” demişti. Bu söz epeyce dikkat çekti. Ama bence üzerinde pek durulmayan ikinci cümle çok önemli idi. “Dünya nüfusunun yarıdan fazlasının gelirine 62 kişi el koyuyor”. (Oxfam’a göre kişi sayısı 26).
O hayranlık ile takip edilen onca filozof-ilim adamı-sanatçı yetiştirmiş medeniyetin, hümanizmin, özgürlüğün, demokrasinin, hür düşüncenin merkezi kendi kutsal konforunu böyle koruyor. Lanet olsun.
“Küresel Güç” analizi yapan komploculara bakılırsa dünyadaki gelirin %90’ına dünya nüfusunun %10’u el koyuyor. Daha ileri gidenler var. Bunların sayısı yüz civarında imiş. Kim oldukları bilinmesin diye bu servet sahiplerinin üzerlerine ezoterik bir tül örtülmüştür. Rivayet muhtelif. Ancak yine de “Dünyanın en zengin 10 ferdi” başlığı ile listeler yayımlanıyor.
20. yazıda gelip dayandığımız nokta bu işte. Tablonun dehşetini yansıtan raporlar, rakamlar var.