Çevreciyiz
Türkiye’de Kimlikler: Din, Ekonomi ve Siyaset-2024 Değerler Araştırması (Beşir Atalay-Ömer Demir-İbrahim Dalmış-A. Ömer Toprak-Cem Eyerci. Ankara Sosyal Bilimler Vakfı yayını. Baskı tarihi yok.) adlı araştırmada ilginç sonuçlara ulaşılmış. “Kimlik” olarak kabul edilme yaygınlığında şöyle bir tablo oluşmuş : Çevreci %93.1 • İnançlı %91.8 • Milliyetçi %85.5 • Cumhuriyetçi %82.3 • Demokrat %76.8 • Ulusalcı %73.5 • Atatürkçü %70.9 • Dindar %69.7 • İslâmcı %66.5 • Muhafazakâr %58.7 • Sosyal Demokrat
Türkiye’de Kimlikler: Din, Ekonomi ve Siyaset-2024 Değerler Araştırması (Beşir Atalay-Ömer Demir-İbrahim Dalmış-A. Ömer Toprak-Cem Eyerci. Ankara Sosyal Bilimler Vakfı yayını. Baskı tarihi yok.) adlı araştırmada ilginç sonuçlara ulaşılmış.
“Kimlik” olarak kabul edilme yaygınlığında şöyle bir tablo oluşmuş:
Çevreci %93.1 • İnançlı %91.8 • Milliyetçi %85.5 • Cumhuriyetçi %82.3 • Demokrat %76.8 • Ulusalcı %73.5 • Atatürkçü %70.9 • Dindar %69.7 • İslâmcı %66.5 • Muhafazakâr %58.7 • Sosyal Demokrat %55.4 • Kemalistler %35.7 • Sağcı %28.3 • Solcu %16.2.
Bu tabloya bakarak çok yorum yapılabilir. Meselâ “sağcılık” ve “solculuk” artık önemini kaybetmiş. Biz bu yazıda en çok oyu alan “çevrecilik” üzerinde duracağız. Nasıl durmayalım milletçe “çevreciyiz”.
Lakin bu nasıl bir çevreciliktir. İlk adımı: “Yeşili koru-Turisti sev” midir?
Efendim bundan otuz-kırk yıl önce Anadolu’nun neresinde olursanız olun, bulunduğunuz yerden bir çay, bir dere, bir ırmak geçiyorsa onunla ilgili hatıralarınızı anlatabilirsiniz.
Biz bu dere kenarında büyüdük. Bu suda yüzmeyi öğrendik, bu suda balık tuttuk.
Geçen zaman içinde ne oldu ki, derenin cam gibi duru suyu simsiyah kesildi. Pis kokusundan bıktık, yanından geçemez olduk. Oysa bu dere kenarında ne piknikler yapardık.
Ara sıra üzerinde köpükler oluşan, bir kırmızı, bir kara renge dönüşen su, esasen tarımda bile kullanılmaz hale geldi. Sürekli balık ölümleri oluyor.
Lakin mecburen kullanıyoruz, hatta hayvanlarımız bile bu sudan içiyor.
Bu suya ne oldu, elimizden çıkıp gitti.
Bu sorunun cevabını biz de biliyoruz, devlet de biliyor.
Zaman içinde su kıyısına yapılan sanayi tesisleri, atelyeler atıklarını hiç arıtmadan bu suya boşalttılar. Şehirler, köyler, kasabalar kanalizasyon atıklarını bu suya, bu dereye bıraktı.
Tesisler üretim yapıyor, istihdam sağlıyor diye bu durum uzun süre görmezden gelindi. Bıçak kemiğe dayandığında arıtma tesisi yapma mecburiyeti konuldu.
Kimi bunu yapmadı.
Kimi yaptı ama yeterince çalıştırmadı. Çalıştırmadı çünkü fazla elektrik istiyordu.
Denetimler yapıldı, bu işi ihmal edenlere ceza verildi. Cezalar caydırıcı olmamış ki dereye atık su verme devam edegeldi.
Ya cezalar caydırıcı değil, yahut göz yumuluyor.
Uzatmayalım dere elimizden çıktı.
Ülkemizde suyu duru olarak akan dereler artık çok nadir. Yerleşimi az, dağ başları.
Kirli akan sular. Denizlere doluyor.
Marmara bunlardan biri.
Öyle ki kirlenmenin boyutları ancak “müsilaj” ortaya çıkınca anlaşıldı.
Müsilaj denizin de ölümü demek.
Soruyorum: Biz nasıl çevreciyiz?
Cevap olarak Yeni Şafak gazetesinde yirmi gün içinde çıkan üç haberi vereceğim. Nasıl “çevreci” olduğumuz iyice anlaşılsın. (Suların ölümüyle ilgili haberler hemen her gün yurdun her tarafından geliyor.) Bunlardan üçünü veriyorum:
17 Ocak 2025
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi çevresinde yaşayan 25 milyon kişinin yarısının atıklarının arıtılmadan denize akıtıldığını söyledi.
Nilüfer Çayı doğduğu yerde tertemiz iken Marmara Denizi’ne ulaşana kadar atıklardan simsiyah oluyor.
19 Ocak 2025
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 12 Ocak’ta İstanbul Üsküdar’a bağlı Kuleli Caddesi’nde denize atık su deşarjı olduğu ihbarı üzerine başlattığı incelemenin sonucunu açıkladı. Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Marmara Denizi’ndeki kirliliğe İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İSKİ’nin deşarjının neden olduğu vurgulandı. İlgili Çevre Kanunu’na istinaden İSKİ’ye 1 milyon 337 bin 354 lira idari ceza uygulandı.
29 Ocak 2025
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı Su ve Kanalizasyon İdaresine (İZSU), 6 ihlale bağlı toplam 8 milyon 305 bin 811 lira para cezası uygulandığını bildirdi. Ekipler, “İzmir’de kırmızı akan dere görüntüleri” üzerine harekete geçti. İzmir Büyükşehir Belediyesinin içme suyu arıtma tesisinden Manda Çayı ve İzmir Körfezi’ne içme suyu arıtmada kullanılan çamur atığının döküldüğü tespit edildi.